9715,58%4,48
37,98% 0,04
40,97% -0,09
3688,29% 0,29
5964,06% 0,02
Erken çocukluk döneminden gençlik dönemine kadar hatta yetişkinlikte dahil öğrendiklerimizin önemli bir kısmını taklit yoluyla, model alarak öğreniriz.
Bu ifadelerden taklit her ne kadar olumsuz bir anlam çağrıştırsa da psikoloji literatürüne bu şekilde girmiştir. Hepimizin yaşantısında anne, babamız, aile bireylerimiz belli bir yaşa kadar örnek aldığımız kişiler olmuşlardır. Sonra öğretmenlerimiz rol model aldığımız insanlar olurlar. İlkokul öğretmenimiz anne, babamız dışında otorite ve saygı duyulan ilk insandır. İyi bir öğretmen iyi bir geleceğin tohumlarını atar ve insanın yaşamına yön verir. Benim yaşantımda da böyle olmuştur. İlkokul öğretmenim Ayda Aysun bizim için saygının, sevginin timsaliydi.
Bizlere piyesten, koroya, sulu boya yapmadan, test çözmeye, kitap okumaya kadar pek çok yolla davranış ve değer kazandırmıştı.Teneffüslerde kan ter içinde kalıp çokça çatıştığımız için bir süre futbol oynamamızı da yasaklamıştı.Öğretmenimizin bizler üzerindeki etkisi o kadar büyüktü ki okul sonrası mahallemizde bile futbol oynamamıştık bir süre. Ortaokul yıllarımda sosyal bilgiler öğretmenlerimin ve beden eğitimi öğretmenlerimin üzerimde etkilerinin çok olduğunu düşünüyorum. Yücel Karasu, Münevver Geyikçi, Ayşe Dönmez, Beyza Gönül Şarman gibi hocalarımın kendimi keşfetmemde ve gerçekleştirmemde emeklerini inkar edemem. Lise yıllarına geldiğimde ilk yıl bocalaması derken ortaokul da başladığım hentbola devam ederek lise takımına da girmiştim. Sporcu olmak bazı idareci hocalarımız tarafından hoş görülmemekte sürekli azarlanmaktaydık. Okulu temsil ettiğimiz için takdir edileceğimiz yerde tam aksi tenkit ediliyorduk. Hentbol ve beden eğitimi öğretmenimiz Ahmet Kırnak hocamız bizimle ilgileniyor ve birçok arkadaşımızın beden eğitimi ve spor yüksek okuluna girmesine vesile olmuştu. En sevdiğim dersler coğrafya ve Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersleriydi. Tabi en kıymet verdiğim öğretmenlerim de bu derslerin öğretmenleri Basri Yıldız ve Aysel Eralp 'ti. Aysel hocam bana ayrıcalıklı olduğum hissini uyandıracak kadar değer veriyordu ve bana kendimi biricik ve özel hissettiriyordu. Basri Hocamızın dersi geldiğinde sınıfta herkes bilirdi Adnan kimseyle konuşmaz ve derse yönelirdi. Basri Bey ilk defa bana ne olmak istediğimi ne okumak istediğimi sormuştu. Bu bizim için çok önemliydi. Çünkü önemsenilmiş olduğumuz anlamına geliyordu. Bir de müdür başyardımcımız Hikmet Bey vardı, O sukunetin timsaliydi. Kuralları öğrencilerinin lehine uygulamaya çalışan babacan bir insandı. Gerektiğinde meslektaşlarının hatalarını görür öğrencinin mağdur olmaması için elinden gelen çabayı gösterirdi. Derken edebiyat bölümünün kimi zaman haylaz öğrenci muamelesi gören öğrencilerinin çoğu üniversite sınavında bir yerleri kazanmış ve yerleşmişlerdi. O günlerde ki adıyla basın yayın yüksekokulu olan şimdilerde iletişim fakültesi olan gazetecilik bölümünde okumak isteyen Adnan, Erzurum Atatürk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümünü kazanmıştı. Lisede felsefeden habersiz, felsefe öğretmeni Süreyya hocaya mesafeli olan bendeniz felsefe bölümünde okuyacaktım. Memleketim olan Erzurum 'dan babamın memuriyetinden dolayı erken çocukluk dönemimde ayrılmıştım ve özlem duymaktaydım. Erzurum Atatürk Üniversitesi Türkiye' nin birçok farklı şehrinden gelen öğrencilerin eğitim gördüğü yurt imkanının fazla olduğu en köklü üniversitelerinden biriydi. Birçok fakülte ve bölümde ekol olmuş ulusal ve uluslararası alanda eserleri ve yaptığı çalışmalarla tanınırlığı yüksek olan hocaların olduğu bir üniversiteydi. Öğrencilerin şehirdeki entelektüel çevreyle ve kültürle etkileşimi onlara değer katmaktaydı. Hem üniversite hem de şehrin resmi, özel kuruluşları ve sivil toplum örgütleri tarafından birçok etkinlik düzenlenmekte ben de bu etkinliklere katılarak istifade etmekteydim. Örnek vermem gerekirse, ilk devlet tiyatroları oyununu, ilk tek kişilik tiyatro oyununu, ilk aşıklar şenliğini, ilk sempozyum, panel ve konferansa Erzurum 'da katılmış burada dinleme ve seyretme imkanı bulmuştum. Erzurum gerçekten bir kültür ve eğitim şehriydi. Yaşadığı şehir insana değer katar. Öyle hocalarımız vardı ki hem bizlere hem de Erzurum a değer katıyorlardı. Uğur Köksal Odabaş bu hocalarımız içinde müstesna bir yere sahipti. Hepimizin üzerinde etkisi çok büyüktü. Hatta yurtta O'nun derslerini anlatınca başka bölümlerde okuyan arkadaşlarımız çok merak ediyor derslerimize gelmek istiyorlardı. Başlangıçta nasıl ders işlediğini anlamamıştık. Derse gelir hal hatır sorarak başlar ve biz farkında olmadan bir konu etrafında konuşmaya başlardık. Yani felsefe yapmak denilen şeyi O bize yaparak yaşatarak öğretiyordu. Hepimiz O'nun ilmine, şahsiyetine, fikirlerine saygı duyar ve çok severdik. Mehmet Akgün, Ali Osman Gündoğan, Münir Dede, Kutsi Kahveci gibi hocalarımın da bizler üzerindeki emeklerini inkar edemem. Allah hepsinden razı olsun. Beni ilk defa Türk Ocakları sohbetlerine götüren hocam M. Sıtkı ARAS, Ziraat Fakültesi, Su Ürünleri Bölümü Başkanıydı.Rahmetli Sıtkı Hocam o kadar naif bir insandı ki O'nun kimi zaman Erzurum ağzıyla konuşmalarını ve bilgiye, bilime karşı duyduğu aşkı hiçbir zaman unutamam. Bizler on sekiz yaşından büyük gençler olarak bu kıymetli hocalarımızdan çok büyük etkiler aldık. Şahsiyetimizin ve dünya görüşümüzün oluşmasında Erzurumun, hocalarımızın ve üniversitemizin bize kattığı değerler geleceğimizi ve mesleki yaşantımızı şekillendirdi. Üzerimizde emekleri çok büyük olan vefat etmiş hocalarıma rahmet hayatta olanlara hayırlı ömürler diliyorum.
#15 Milyon #AKP MHP #Acun #Sandıkları Mansur 20 #Tanju #GenelGrevGenelDireniş #BizimÇocuklar #ErdoğandanMebe68BinMüjde #TV 8 #Macaristan - Türkiye #YökTayinDetayAcikla #ArdaGüler #Paçavra #Carter Azerbaycan #Bahis