10840,60%1,05
36,60% 0,09
39,72% 0,19
3522,36% 0,13
5671,28% 1,27
Avrupa Birliği (AB), yıllardır Türkiye’nin tam üyelik sürecini çeşitli bahanelerle geciktirirken, son dönemde Türkiye’ye yönelik yaklaşımında dikkat çekici bir değişim yaşanıyor. Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un 20-21 Mart tarihlerinde düzenlenecek AB Liderler Zirvesi’ne Türkiye, İngiltere ve Norveç’i davet etmesi, bu değişimin en somut göstergelerinden biri. Scholz, bu daveti “Avrupalı ortaklarımızı da dahil ediyor olmamız çok güzel” sözleriyle duyursa da, yıllarca Türkiye’yi dışlayan AB’nin birdenbire neden Türkiye’yi bir ortak olarak görmek istediği sorusu akıllara geliyor.
Peki, AB Türkiye’ye neden şimdi ilgi gösteriyor? Bunun ardında yatan temel nedenler; Rusya-Ukrayna savaşı sonrası Avrupa’nın güvenlik endişelerinin artması, ABD’nin Avrupa’ya olan ilgisinin azalması, enerji bağımlılığına çözüm arayışları ve Türkiye’nin jeopolitik öneminin daha fazla fark edilmesi olarak sıralanabilir.
AB, Türkiye’nin tam üyelik sürecinde yıllardır çifte standart uyguladı. Almanya ve Fransa başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesi, Türkiye’nin ekonomik ve siyasi yapısının AB’ye uyum sağlamayacağını öne sürerek süreci yavaşlattı. Ancak bugün gelinen noktada, Avrupa’nın Türkiye’ye karşı tutumu belirgin şekilde değişmeye başladı.
Bu değişimde birkaç temel faktör öne çıkıyor:
Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırıları, Avrupa’daki güvenlik dengelerini altüst etti. AB ülkeleri, uzun yıllardır savunma harcamalarını azaltarak NATO’ya ve ABD’nin güvenlik şemsiyesine bel bağlamıştı. Ancak Rusya’nın saldırgan politikaları ve Ukrayna savaşının uzun vadeli bir tehdit oluşturması, Avrupa’yı askeri kapasitesini artırma ve güvenlik ortaklıklarını güçlendirme arayışına itti.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçtiğimiz günlerde Paris’te düzenlenen bir savunma toplantısında, Avrupa’nın Ukrayna’da sağlam ve kalıcı bir barış için daha fazla inisiyatif alması gerektiğini belirtti. Avrupa’nın artık güvenlik konusunda daha bağımsız hareket etmesi gerektiğini vurgulayan Macron, kıtanın askeri kapasitesinin artırılmasını savundu.
Ancak burada kritik bir nokta var: Avrupa ülkelerinin büyük bir bölümü, güçlü bir orduya sahip değil. Özellikle Almanya gibi ülkeler, yıllarca askeri harcamalarını kısmış durumda. İşte tam da bu noktada Türkiye’nin askeri gücü ve NATO’daki stratejik rolü, Avrupa için hayati bir önem kazanıyor.
Avrupa’nın Türkiye’ye olan ilgisini artıran bir diğer faktör, ABD’de Donald Trump’ın yeniden başkan olma ihtimali. Trump, önceki başkanlığı döneminde NATO’yu ve Avrupa’nın güvenliğine yönelik ABD desteğini sorgulamış, Avrupa ülkelerinin kendi savunmaları için daha fazla harcama yapmaları gerektiğini söylemişti.
Son dönemde ise Trump’ın, Rusya ile ilişkileri yeniden değerlendirme ve Ukrayna’daki savaşı sona erdirme yönünde açıklamalar yapması, Avrupa’nın ABD’ye olan güvenini sarstı. Avrupa ülkeleri, Trump’ın yeniden başkan olması durumunda ABD’nin güvenlik desteğinin azalabileceğini hesaplıyor ve bu nedenle bölgesel ortaklarla iş birliğini artırmaya çalışıyor. Türkiye, güçlü askeri kapasitesi ve jeopolitik konumuyla bu süreçte kilit bir aktör olarak öne çıkıyor.
Türkiye’nin Avrupa’daki artan önemini gösteren bir diğer gelişme de Polonya’nın Ankara ile yakınlaşma çabaları. Polonya Başbakanı Donald Tusk, geçtiğimiz günlerde Türkiye’yi ziyaret ederek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştü. Tusk, Türkiye’nin Rusya-Ukrayna savaşı konusunda daha aktif bir arabulucu olmasını istediklerini dile getirdi.
Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda ise Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğini desteklediklerini belirterek, “Türkiye ve AB’nin yollarının kesişeceğine inanıyorum. Atılacak adımların sonucunda Türkiye’nin AB’ye tam katılımı olacaktır” dedi.
Polonya’nın bu açıklamaları, AB içinde Türkiye’yi jeopolitik ve askeri açıdan önemli bir partner olarak gören ülkelerin sayısının arttığını gösteriyor. Özellikle Doğu Avrupa ülkeleri, Rusya tehdidine karşı Türkiye’yi güvenilir bir müttefik olarak görüyor.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra AB, enerji bağımlılığını azaltmak için alternatif yollar aramaya başladı. Türkiye, Azerbaycan ve Orta Doğu gazının Avrupa’ya taşınmasında kritik bir transit ülke konumunda. Bu nedenle AB, enerji güvenliğini sağlamak adına Türkiye ile daha yakın iş birliği yapmak istiyor.
Ayrıca Türkiye, Avrupa’ya göç akışını kontrol altına alan en önemli ülkelerden biri. Suriye ve Afganistan’dan gelen milyonlarca mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye, AB için bir tampon bölge işlevi görüyor. Avrupa, yeni bir göç dalgasının önüne geçmek için Türkiye ile ilişkilerini sıkı tutma çabasında.
AB’nin Türkiye’ye olan ilgisinin ne kadar süreceği belirsiz. Avrupa, Türkiye’yi tam üye olarak kabul etmek yerine, güvenlik, enerji ve göç yönetimi gibi konularda pragmatik bir iş birliği modeli geliştirmeyi tercih edebilir.
Ancak geçmişte AB’nin Türkiye’ye yönelik çifte standartları düşünüldüğünde, bu ilginin kalıcı olup olmayacağı konusunda şüpheler var. Avrupa, Türkiye’yi sadece kısa vadeli güvenlik çıkarları için mi bir ortak olarak görüyor, yoksa gerçekten stratejik bir ortaklık mı kurmak istiyor?
Mart ayında gerçekleşecek AB Liderler Zirvesi, bu sorulara bir yanıt niteliğinde olacak. Türkiye’nin nasıl bir tutum sergileyeceği ve AB’nin Türkiye’ye yönelik yaklaşımının nasıl şekilleneceği büyük bir merak konusu. Ancak şurası kesin: Avrupa artık Türkiye’yi görmezden gelemez.
Jeopolitik dengelerin değiştiği bu süreçte, Türkiye’nin hem bölgesel hem de küresel etkisi her geçen gün daha da artıyor. AB, yıllarca kapattığı kapıları şimdi Türkiye’ye açarken, bu kapının ne kadar süre açık kalacağını ise zaman gösterecek.
#Türkiye #AB #Stratejik #Gazi #MEB68BinYoksaOyYok #CLVolleyW #İran #ATMACA #Vargas #Mehmet Akif Ersöz #Başın #İstiklal Marşı #Aslı #GenelAf YeniBirŞans #dolduruşagelmem #UzmanÇavuş #Aile #Cevap Verin #Avrupa #Jeopolitikdenge