Her toprağa karışanın çamurlaşmadığını aksine şanını, insan olma vasfını nasıl da yükseltilmesi gerektiğini gösteriyordu, bugün ki yolculuğum... 
Çameli ilçesi, Denizli'ye 110-120 kilometre arasında ve en Güneyinde kalan ilçelerinden biridir. Karakteristik olarak dalgalı ve sert bir iklimi olan bu yer dağınık bir yerleşime sahiptir… 
İtiraf etmem gerekir ki beni yolda etkileyen en önemli şey dağlardır; adım adım gitmek, gezmek isterim…
Babamın yıllardır esnaflık yaptığı bu İlçede dağlar yol boyunca sizi yalnız bırakmaz… Toros Dağlarının batı kısmında yer alan Çameli’nin en yüksek tepesi 2303 metre ile Akdağ'dır. En alçak yeri ise 750 metre rakım ile Kolak Vadisidir. Diğer yükseltiler; Gökpınar Dağı (2087 m), Yaylacık Tepesi (2140 m), Yalnızca Tepesi (2030 m), Değirmentaşı Tepesi (1954 m), İnek Başı Tepesi (1847 m), Dikmen Tepesi'dir.
Çocukluğuma dair en keskin olarak hatırladığım; kapalı Pazar yeri olmadan önceki pazarın hali… Sergimizin ardında yer alan çam ağaçları ile bütün gün konuşur; aralarında gezinen keçileri izlerdim.  Çocukluğumdan bu zamana denk oldukça anı biriktirdim... Son üç, dört yıldır kelam sultanımı da bulunca katmerlendi tabi ...( Çok şükür)
Neyse gelelim sadede...
Günlerden Cuma; … Hava -6;  (Çameli Pazarı) 21 Şubat Çameli’ ye doğru yolculuk esnasında radyodan; 1966 senesinde TRT Halk Müziği Sanatçısı olan Ümit Tokcan tarafından bestelenen
"Hekimoğlu" türküsü çalıyor... 
“Hekimoğlu Derler Benim Aslıma
Aynalı Martin Yaptırdım Da (Narinim) Kendi Neslime
Hekim Oğlu Derler Bir Ufak Uşak
Bir Omuzdan Bir Omuza (Narinim) On Arma Fişek
Konaklar Yaptırdım Mermer Direkli
Hekimoğlu Dediğin De (Narinim) Aslan Yürekli
Konaklar yaptırdım döşetemedim
Ünye de Fatsa bir olduda narinim baş edemedim”


Yol boyunca sağ tarafımda kalan dağlardan gözümü ayırmıyorum... Sabahın ilk saatlerinde güneşin daha yeni merhaba dediği bu günde, güneş ile birlikte dağlara selam salarak geçiyordum... Özlemişim... İki aydır, görmediğim bu dağlar da beni özlemiş sanki... Özlem dolu öpüyorum, alnından… Türküye eşlik ede ede, içimde tarifsiz bir sevinç. Sananda bir yârin özlemi doldurmuşta, onu göreceğim. Yok, efendim yok.  Bu dağlar yok mu, bu dağlar! Beni nerelere, nerelere sürükledi.
Kısa bir süre Hekimoğlu hikâyesini hatırlamaya çalışıyorum; Asıl adı İbrahim olan Hekimoğlu döneminde nam sürmüş bey varmış. (Gürcü Bey) Bütün hikâyelerde vardır ya birbirine âşık iki çifti ayırmaya çalışan karaçalı… Bu hikâyede de kötü karakter Gürcü Bey… Asya diye bir kızla sözlüdür lakin Asya’nın gönlü Hekimoğlu’ndadır…
Hekimoğlu ile Asya'nın arasında aşk yaşandığını öğrenen Gürcü Beyi çileden çıkar. Bu nedenle Hekimoğlu ile arasında büyük bir düşmanlık başlar. Bey, Hekimoğlu'na haber göndererek kendisi ile teke tek karşılaşmayı teklif eder. Mertliği dillere destan olan Hekimoğlu bu teklifi kabul ederek buluşma yerine gider. Gürcü Beyi sözünde durmayarak buluşma yerine kendi adamları ile gider. Hekimoğlu bölgeye geldiğinde iki taraf arasında çatışma çıkar. Hekimoğlu, akıllı düşüncesi ile çemberi yarar ve bu çatışmadan kurtulur. Ve dağlara çıkar. Halk tarafından sevilir, sayılır, korunur hale gelir…
Bey rahat durur mu? Elbette, durmaz… Bir gün beyin adamlarının ihbarı ile jandarma Hekimoğlu'nun kaldığı evi tamamen kuşatmış. Evin alt kısmında bulunan fırıncı Hekimoğlu'nu evden kaçırmış. Belli bir süre sonra köyün muhtarı Beyin adamları ile işbirliği yaparak; Hekimoğlu'nun yakalanması için jandarmaya ihbarda bulunmuş. Etrafı sarılan Hekimoğlu'na halk da destek olduğundan bu kuşatma esnasında büyük bir arbede çıkmış. Bu çatışmadan Hekimoğlu kaçmayı başarmış...

Olayla ilgili iki rivayet oluşmuş. Birincisi, Hekimoğlu yaşanan bu ateş çemberinden ağır yaralar alarak kurtulmuştur. Fakat aldığı yaralar nedeniyle ölmüştür. Diğer bir rivayet ise ölümüne sebep olan yaranın karın bölgesine aldığı yaralar... Karın bölgesine yumruğu ile bastıran Hekimoğlu yaralı hali ile 
Ordu'ya kadar gittiği söylenir. Ordu'ya ulaşan Hekimoğlu bu yaradan kaynaklı olarak ölmüş… (Sebebi her ne ise Allah rahmet eylesin)

Hemen hemen hepiniz hatırladınız, Hekimoğlu türküsünü ve hikâyesini lakin benim dikkatimi Hekimoğlu’ndan onun yiğitliğinden çok Türküye dahi konu olan "Aynalı Martin"… 
Hekimoğlu’ndan, Çameli’nin dağlarının arasında gezinen ruhum, Aynalı Martini, Plevne’yi, Osman Paşayı dahi askerlerine geçiyor… Dağların zirvelerinde Osman Paşa’yı görür gibi oluyorum, hafif düzlüklerde askerleri… Sancağı elinden bırakmayan askeri… Hayallerime indirim yapamıyorum; ‘her kelimeden bir şeyler çıkıyorsun’ diyenlere inat beynimin içinde geçenleri dokundurmuyorum kimseye… Oradan, oraya geçiyorum… Abdülaziz’in şehit edilmesi, ince siyaseti, bir padişahın akıl yetersizliği yaftalamasından tutun 1.Meşrutiyete kadar uzanıyor düşüncelerim… 
Osmanlı Ordusunu çağın teknolojisine ayak uydurması için büyük sermayeler harcayan Sultan Abdülaziz o dönem piyasaya çıkan Martini-Henry Piyade Tüfeğ’ini yakından takip ediyordu. İşte bu tarihlerde, Peabody Tüfeği’nin haklarına sahip olan Providence adlı bir firma, Martini-Henry tüfeğinin mekanizmasını aynı şekilde kopyalayarak yeni tüfekler üretime koymuştu. Martini-Henry tüfeğine büyük ilgi gösteren Abdülaziz 1872 tarihinde Osmanlı ordusuna yeni tüfekler girmesi için ihale başlatmış ve bu tüfeklerin üretim için Providence şirketiyle anlaşmıştır. 1872 yılından itibaren tüfeklerin üretimi için 6 yıllık bir zaman diliminde, ağırlıklı olarak Henry-Martini tüfeği olmak üzere yaklaşık 600.000 adet tüfeğin orduya girmesi planlarını yapmıştır. Uzatmadan diyeyim, Abdulaziz bu dönemde silahı sadece Türklerin kullanacağı şekilde ince bir siyaset yapmış ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşının en önemli cephesi olan Plevne‘de Aynalı Martin tüfeğinin rolünü tayin etmiştir… En başta da dedim ya Galibiyetten daha önemli bir şey varsa da o da nasıl mücadele ettiğinizdir... Ruslar daha ateş açamadan Türk askerleri tarafından vuruluyor… 15 dakika içinde 5000 Rus askerinin hayatını kaybettiği efsane niteliğinde dilden dile söylenir, bu mücadele…
O dönemde Plevne’yi maalesef kaybettik ama esir olarak düşen Osman Paşa serbest kaldığında nasıl oldu da büyük bir coşkuyla karşılandı, Plevne’de Osman Paşa neden sevildi, askerlerin mücadelesi araştırılması gereken bir konu…
Kısaca olayı özetlemek istersek; sultan Abdülaziz tarafından kişisel servetinden 1000 adeti İngiltere’den alınmış, Tophane’de tersine mühendislik ile yeniden üretilmiştir. Plevne müdafaasında Ruslar 3 kez bu silah sayesinde püskürtülmüş, kısmen başarılı Rus yarma harekâtı (kuşatma yarılmış ancak 20 bin Türk gücü 100 bin Rus gücüne yetememiştir) yine bu silah ve son modern toplarla yapılmıştır

Hekimoğlu türküsü biter bitmez, telefondan Plevne Marşını açıyorum; off! Allah’ım bu ne güzel onur… Sözlere bakın, Allah aşkına;

 

“Tuna Nehri akmam diyor, Etrafımı yıkmam diyor, Şanı büyük Osman Paşa, Plevne'den çıkmam diyor.

Tuna nehri akar gider Etrafını yıkar gider Şanlı Gazi Osman Paşa, Moskofları kırar gider, Olur mu beyler olur mu?
Evlât babayı vurur mu? Padişahın zalimleri Bu dünya size kalır mı?

Düşman Tuna’yı atladı. Karakolları yokladı. Osman Paşa’nın kolunda Beş bin top birden patladı

Kılıcımı vurdum taşa. Taş yarıldı baştan başa. Ünü büyük Osman Paşa. Askerinle binler yaşa.

Plevne’nin ardı bayır. Bizlerde kalmadı hayır. Yok olası Damat Paşa. Yaktı bizi cayır cayır”


Yolda yürüyen adamın yürüyüşünü değiştirir bu destan; insanın omuzlarını geriye atar, bakışlarını dikleştirip, şahin kestirir... Diken diken olmuş tüyleri, batar kalbine…
Not: Neden Aynalı Martin denildiğini de deyiverelim; Hekimoğlu, özel olarak yaptırdığı mavzerinin üstüne bir ayna taktırıyor. Çatışmaya girdiğinde, bu aynayı düşmanının gözüne tutarak, gözünün kamaşmasına, dolayısıyla hedefini şaşırmasına yol açıyor…

Unutmayın! Unutturmayın bu vatan için, milletiniz için; mücadele edin… Çünkü Galibiyetten daha önemli bir şey varsa da o da nasıl mücadele ettiğinizdir…

 

 

 

 

 

 

#deprem #yazık #Lazkiye #Colani #Esad #SiyahKalp #Prof. Dr. Engin ARIK#Enerji #FBvRFC #Tadic #Mourinho #Talisca #YisifTekinistifa #Ali Rıza Aldık #AdnanSuphanoğlu #İran #deprem #yazık #Lazkiye #Colani #Esad #SiyahKalp #Prof. Dr. Engin ARIK#Enerji #FBvRFC #Tadic #Mourinho #Talisca #YisifTekinistifa #Ali Rıza Aldık #AdnanSuphanoğlu #İran
 


ÇAMELİ'den PLEVNE'ye ( Aynalı Martin)

Galibiyetten daha önemli bir şey varsa da o da nasıl mücadele ettiğinizdir...

Ismahan ÇERİBAŞI

25.02.2025 15:54:00

Traktör Şazi'nin maçları TRT'de yayınlansın mı?


Evet 6 Kişi
% 100
Hayır 0 Kişi
% 0

Cihan FULSER'in haberi-Hande Baladın gelecek sezon Fenerbahçe'de. Zehra Güneş'in transferinde detaylar kaldı.

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 27 22 0 5 41 71
2.Fenerbahçe 25 19 2 4 40 61
3.Samsunspor 26 15 6 5 14 50
4.Beşiktaş 25 12 5 8 14 44
5.Eyüpspor 26 12 7 7 11 43
6.Göztepe 25 10 9 6 10 36
7.İstanbul Başakşehir 25 10 9 6 7 36
8.Gazişehir Gaziantep 25 10 10 5 0 35
9.Rizespor 26 10 13 3 -10 33
10.Antalyaspor 27 9 12 6 -21 33
11.Trabzonspor 25 8 9 8 9 32
12.Kasımpaşa 26 7 8 11 -6 32
13.Alanyaspor 26 8 11 7 -8 31
14.Konyaspor 26 7 12 7 -8 28
15.Sivasspor 26 7 13 6 -11 27
16.Bodrum FK 26 7 13 6 -11 27
17.Kayserispor 25 6 10 9 -18 27
18.Hatayspor 25 3 15 7 -18 16
19.Adana Demirspor 26 2 20 4 -35

YAZARLAR