Halkların bayram yaratma norması ve kültürü, onların dünya görüşüne, tarihî deneyimine ve doğayla, zamanla kurdukları bağlara dayanır. Bayramlar genellikle doğanın döngüsel değişimleri, tarihî olaylar ya da dinî-mitolojik inanç sistemleriyle şekillenir. Bayramlar hem halkın kolektif kimliğini pekiştirir hem de zamanın ritmini düzenleyerek toplumsal uyum yaratır.

Bu bağlamda Nevruz - Yenigün Bayramı, Türk halklarının en eski ve temel bayramlarından biri, belki de en önemlisi olarak öne çıkar. Onun ortaya çıkışı ve yaşaması birkaç temel içeriği içinde barındırır.

Öncelikle,
kozmik ve doğaya dayalı bayram niteliğini vurgulamak gerekir. - Nevruz, bahar ekinoksuna dayanır. Baharın başlamasıyla doğadaki yenilenme, insanlar için hem ruhsal hem de fiziksel uyanış anlamına gelir. Bu, eskiden yeninin doğduğu, dirilişin simgelendiği bir bayramdır.

 İkinci olarak,
Türk millî ve kültürel kodlarının ifadesini öne çıkarmalıyız. – Türk halkları için Nevruz yalnızca bir doğa bayramı değil, aynı zamanda hayatın ahengini ve yaratılış felsefesini yansıtan derin bir kültürel olaydır. Nevruz, eski Türk mitolojisinde ve dünya görüşünde yer alan manevi arınma, toprağın uyanışı, suyun, ateşin ve havanın uyumu gibi değerleri içinde barındırır.

Üçüncüsü,
bayramı toplumsal ve aile bağlarını güçlendiren güçlü bir araç olarak değerlendirmeliyiz. –
Bayram, insanları bir araya getirir ve birbirlerine bağlılıklarını artırır. Nevruz sofrası, kutlamalar, ateş üzerinden atlama, misafirlik ve birlik ritüelleri, ulusun toplumsal yapısını koruyan temel unsurlardır.

Dördüncü vurgumuz,
Türk dünyasının bütünleşmesiyle ilgilidir. –
Nevruz’un yalnızca bir halkın değil, tüm Türk halklarının (ve tarih boyunca iç içe yaşadığımız akraba ve komşu toplulukların) ortak millî bayramı olması, onun ülkeler arası birleştirici işlevini ortaya koyar. Bu, Türk birliğinin köklü geçmişe sahip olduğunu ve bayramın kolektif hafızada önemli bir yer tuttuğunu gösterir.

 Son olarak,
dinî ve mitolojik boyutlarını göz ardı edemeyiz. –
Çünkü Nevruz’un bazı mitolojik anlatımlarında insanın yaratılışıyla, doğanın dirilişiyle bağlantılı olduğu görülür; İslamiyet sonrası ise bayram, dinî-manevî değerlerle zenginleşmiştir (sofradaki semboller, arınma ritüelleri). Bu da Nevruz’a daha derin anlam katmanları kazandırır.

Burada önemli bir noktaya değinmek isterim:
Hiçbir ulusu küçümsemek ya da kendimizi yüceltmek gibi bir düşüncem olmadı, olamaz da, böyle bir düşünceye gerek de yok! Ne denir, bırakın her ulus kendi değerlerinden fayda görsün ve başkasının değerlerine saygı duysun.

Bu önemli vurgudan sonra şunu söylemek isterim ki, Farsların Nevruz - Yenigün Bayramı’nı kendilerine ait kılma çabaları, başlı başına bağımsız bir konudur. Bu durum birkaç tarihî ve ideolojik bağlamda ele alınabilir. Öncelikle isim konusuna değinelim – örneğin, benim adım Arapça kökenli olabilir, ama ben elbette Arap değilim, Fars da değilim.

Nevruz’un temel ritüelleri – ateş üzerinden atlamak, suyun kutsal sayılması, şamanist ve Tengrici öğeler – Farslardan çok Türklerin animistik ve kozmogonist dünya görüşüne yakındır. Fars etkisindeki bayramlar genellikle saray ve aristokrasi için düzenlenirken, Nevruz Türk dünyasında halkın bayramı olarak şekillenmiş ve geniş kitlelerin katıldığı törenlerle kutlanmıştır.

Nevruz’un, Zerdüştlükten, Farslardan veya diğer kültürlerden geldiği iddiaları, aslında tarihî ve kültürel gerçekliklerle tam örtüşmez. Sasani İmparatorluğu döneminde (224–651), Zerdüştlük devlet diniydi ve bu dönemde baharın gelişiyle ilgili törenler yaygınlaşmıştı. Fars kaynakları, Nevruz’u Sasani şahlarının resmî bayramlarından biri olarak tanımlar. Ancak gerçek şu ki, Sasaniler Nevruz’u icat etmemiştir; yalnızca mevcut geleneği kendi devlet ideolojilerine uyarlamışlardır.

Örneğin, “İran İslam Cumhuriyeti” dediğimizde, ne İslam’ı ne de cumhuriyet yönetim modelini Farslar yaratmıştır; ayrıca “İran” olarak adlandırdıkları coğrafyanın önemli bir bölümü de onlara ait değildir.

Aslında, Nevruz’un ilk biçimi Sasani döneminden çok daha eskidir ve özellikle Türk ve Mezopotamya (İkiçayarası) uygarlıklarında farklı şekillerde kutlanmıştır.

Zerdüştlük ve Nevruz’un kökeni meselesine geldiğimizde, “Avesta” metinlerinde Nevruz adlı bir bayramın adı açıkça geçmez ve onun doğrudan Zerdüştlükle bağlantısı tartışmalıdır. Aksine, Nevruz’un temel ritüelleri – ateş üzerinden atlama, suyla ilgili ritüeller, yumurta boyama vb. – İran platosundan çok, eski Türk ve Sümer kültürlerinin arkaik geleneklerini hatırlatır.

Türk halklarında Nevruz’un güçlü bir yeri olduğu da çok açıktır. Hun, Göktürk ve Uygur dönemine ait kaynaklarda baharın gelişiyle ilgili çeşitli ritüellere rastlanır. Özellikle Orhun-Yenisey yazıtlarında ve eski Çin yıllıklarında, Türklerin baharın gelişiyle kutlamalar düzenlediği belirtilir. Göktürkler için de mart ayı, yani Yenigün, çok önemliydi; çünkü “Demir Kapı”nın açılması ve Türklerin yeniden dünyaya yayılmasıyla ilgili mitolojik (destansı) anlatılar bu döneme atfedilirdi.

Nevruz ile Issıh Bayramı: 
Aynı Düşüncenin İki Farklı Yansıması

Saha-Yakut Türklerinin Issıh Bayramı ile diğer Türk halklarının Nevruz Bayramı arasındaki derin benzerlikler, bu bayramın ortak bir kaynaktan geldiğini açıkça gösteriyor.

Issıh Bayramı ve Nevruz’un her ikisi de doğanın döngüsel değişimi, baharın gelişi ve yaşamın yeniden doğuşu (dirilişi) ile ilgilidir. Ancak fark şuradadır: Yakutistan gibi soğuk coğrafyalarda baharın etkileri ve doğanın uyanışı daha geç hissedildiğinden, Nevruz mart ayında, Issıh ise üç ay sonra kutlanır. Ancak anlam aynıdır: Doğanın yeniden canlanması, Güneşin dönüşü, yaşamın tazelenmesi ve insanın gökyüzüyle uyumunun yeniden sağlanması…

Her iki bayramın kökeni Şamanizm ve Tengriciliğe dayanır. Türk halklarının kadim inanışlarına göre:
• Güneş yaşamın kaynağıdır, onun dönüşü yeni bir dönemin başlangıcıdır.
• Ateş, arındırıcı ve yenileyici bir güce sahiptir (Nevruz’da ateş üzerinden atlama, Issıh’ta ateş ritüelleri).
• Su, kutsal kabul edilir ve baharın gelişiyle suyun arındırıcı rolü öne çıkar.

Bu ritüeller, Issıh ve Nevruz’un Türk halklarının ortak kozmik tasavvurlarından doğan gelenekler olduğunu gösterir. Yani, Nevruz’un özünde Türk ruhu taşıdığını bir kez daha görüyoruz.

Issıh ve Nevruz – uzak coğrafyalarda aynı ruhun ifadesi olarak, bayramın Türk kültür kökenini, Türk bayram yaratma normunu ve Turan sosyo-kültürel yapısını bir kez daha göstermektedir.

***
Fars dilli veya İran etkisindeki ülkelerde Nevruz’un kutlanmasına dikkat edildiğinde de ilginç noktalar ortaya çıkmaktadır. Örneğin, Afganistan’da Nevruz milli bayram olarak kutlanmaktadır. Özellikle Mezar-ı Şerif’te bulunan “Ali Türbesi”nde gerçekleştirilen ritüeller ve “Gül-i Sürh” festivalleri, Nevruz’la bağlantılı geleneksel törenler arasındadır. Hz. Ali Fars değil, Arap’tır; o ulu isim Farslar için milli değil, dini bir anlam taşımaktadır. Dolayısıyla, bu açıdan bakıldığında da Nevruz, Türkler için milli ve İslam öncesinden gelen bir bayramken, Farslar için sonradan benimsenmiş ve içeriği değiştirilmiş bir dini bayram niteliğindedir.

Tacikistan da Nevruz’u geniş çapta kutlamaktadır. Ancak Tacikistan, coğrafi ve tarihi açıdan Türk dünyasıyla daha yakın bağlara sahiptir; adeta Türkistan’ın bir parçasıdır. Üstelik, Tacikistan’ın sınır komşusu Afganistan’daki durumu da önceki cümlelerde kısaca değerlendirmiş olduk.

Bize kardeş olan Pakistan’ın bazı bölgelerinde – özellikle Belucistan ve Hayber-Pahtunhva bölgelerinde – Nevruz bayramı kutlanmaktadır. Buralarda Fars ve Türk kültürel mirasları adeta bir uzlaşı içindedir… Beluçların bir kısmı İran’da yaşamaktadır ve kendilerini bölünmüş bir halk olarak görmekte, Farslarla gergin ilişkilerini korumaktadırlar. Mezhep, dil ve gelenek farklılıkları, bir de siyasi-ideolojik görüş ayrılıklarıyla geçmişten bugüne kadar süregelmektedir… Sizce, bunca farklılık içinde oldukları bir halkın bayramını tam anlamıyla kendi bayramları gibi mi kutlarlar?..

Sonuç olarak,
Nevruz, Fars dilli ve Fars etkisindeki ülkelerde kutlansa da, tarihsel ve kültürel kökleri en güçlü şekilde Türk dünyasında yaşamaktadır.
Fars etkisinin bulunduğu bölgelerde bayram, esasen Sasani döneminin bir “kalıntısı” olarak varlığını sürdürmüştür. Oysa Türk halkları, Nevruz’u özgün mitolojik ve kozmogonik (kutsal) bakış açılarıyla koruyarak günümüze taşımıştır. Bu sebeple, Nevruz’un Türk kökenli bir bayram olduğunu ve Türk dünyasının en önemli bayramlarından biri olarak kaldığını söylemek daha doğrudur.
Ancak bu “daha doğru”yu vurgularken bile Nevruz-Yenigün bayramının ayrıştırıcı değil, kucaklayıcı, birleştirici bir ruh, güç ve anlama sahip olduğunu unutmuyoruz. - Nitekim UNESCO da Nevruz’u “çok uluslu adaylık” kapsamında “insanlığın somut olmayan kültürel mirası” olarak kabul etmiştir.

Bayramınız kutlu olsun!

DEVLETİMİZ ZEVAL GÖRMESİN!

Ekber GOŞALI


BİR KEZ DAHA NEVRUZ ÜZERİNE

Nevruz - Yenigün Bayramı, Türk ulusunun kültüründe zamanın, mekânın ve kimliğin en eski ve bütünleşik ifade biçimlerinden biridir. Onu yalnızca bir gelenek olarak değil, geleceğe yönelik bir kültürel kod olarak da kabul etme hakkımız vardır.

Əkbər QOŞALI

23.03.2025 13:47:00

Traktör Şazi'nin maçları TRT'de yayınlansın mı?


Evet 31 Kişi
% 93,93
Hayır 2 Kişi
% 6,06

Busenaz Sürmeneli üst üste 3. defa Dünya Şampiyonu oldu!

Cihan FULSER'in haberi-Hande Baladın gelecek sezon Fenerbahçe'de. Zehra Güneş'in transferinde detaylar kaldı.

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 27 22 0 5 41 71
2.Fenerbahçe 26 19 2 5 40 62
3.Samsunspor 27 15 6 6 14 51
4.Beşiktaş 26 12 6 8 13 44
5.Eyüpspor 27 12 7 8 11 44
6.Gazişehir Gaziantep 26 11 10 5 1 38
7.Göztepe 26 10 9 7 10 37
8.İstanbul Başakşehir 26 10 10 6 4 36
9.Trabzonspor 26 9 9 8 12 35
10.Kasımpaşa 27 8 8 11 -5 35
11.Rizespor 27 10 14 3 -12 33
12.Antalyaspor 27 9 12 6 -21 33
13.Konyaspor 27 8 12 7 -7 31
14.Alanyaspor 27 8 12 7 -9 31
15.Bodrum FK 27 8 13 6 -9 30
16.Sivasspor 27 7 14 6 -12 27
17.Kayserispor 26 6 11 9 -19 27
18.Hatayspor 26 4 15 7 -17 19
19.Adana Demirspor 26 2 20 4 -35

YAZARLAR