Bugün Türkiye, dünya siyasetinde Çin’den sonra en akıllı ve en tutarlı siyaseti yürüten ikinci ülkedir.
Askerî güç
Ekonomik güç
Güçlü devlet otoritesi
Bu üç unsurdan biri zayıf olduğu zaman, ne bölgenizde ne de dünyada söz sahibi olabilirsiniz. Olmak isteseniz de kısa sürede yıkılırsınız.
Türkiye’nin son 40 yılda karşı karşıya kaldığı en büyük tehditlerden biri, düşmanlarının onu zayıflatmak için başına bela ettiği terör örgütü PKK'dır. Ancak bu durum, Türk Ordusu'nu savaş kabiliyeti en yüksek ordular arasına sokmuştur. Son yıllarda savunma sanayisinde yaşanan hızlı gelişmeler ise Türk Ordusu'nu hem savunmada hem de taarruzda dünyanın en güçlü ordularından biri hâline getirmiştir.
Güçlü bir orduya sahip olan devletin ekonomisi de zamanla güçlenme ivmesi kazanır. Türkiye’nin bugün geldiği noktada, Batılı devletler eskisi gibi her alanda ambargo uygulayamıyor. Tam tersine, son gelişmeler gösteriyor ki Türkiye ile ortak yatırım yapmak için sıraya giriyorlar. Bugün Türkiye, tıpkı Çin gibi, asırlardır Batı’nın sömürgesi olan Afrika kıtasında etkinliğini artırıyor ve Batılı devletleri oradan çıkarıyor. Bütün bunlar, güçlü bir orduya sahip olmanın sağladığı avantajlardır.
Bugün Türkiye, dış siyasette müthiş adımlar atıyor. Tarih boyunca dünyaya hükmetmek isteyen güçler, önce Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı kontrol altına almak istemiştir. Bu topraklara hâkim olmayan bir güç, asla süper güç olamaz.
Türkiye, Selçuklulardan başlayarak 1918’e kadar bu toprakların hakimi olmuş, bu süreçte burada yaşayan halklar tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar huzur ve barış içinde yaşamıştır. Ancak Türkiye bu topraklardan çekildikten sonra tam 110 yıldır bölgede akan kan durmamaktadır.
Bugün Türkiye, derin ve akıllı siyasetiyle aşama kaydederek bu topraklara geri dönüyor. Üstelik bunu işgalci ya da sömürgeci olarak değil; yumuşak güç olarak, kardeş olarak, kurtarıcı olarak ve halkların büyük çoğunluğunun beklediği bir aktör olarak yapıyor. İşte akıllı devlet siyaseti budur:
Bölgedeki güçlü unsurlara sahip çıkmak ve onları desteklemek,
İşgalci ya da sömürgeci olarak değil, kardeş olarak hareket etmek.
Ortadoğu ile paralel olarak, Türkiye, öz be öz kardeşleri olan Türk Cumhuriyetlerini de akıllı ve sabırlı bir siyasetle, Rusya’nın etkisinden çıkarmaktadır.
Bütün bu başarıların arkasında millî, muhafazakâr ve otoriter bir devlet hakimiyeti bulunmaktadır. Eğer güçlü bir devlet ve sağlam bir yönetim anlayışı olmasaydı, bunların hiçbiri mümkün olmazdı.
Türkiye'nin Küresel Etkisi ve Gelecek Vizyonu
Türkiye, yalnızca bölgesinde değil, küresel ölçekte de etkisini giderek artırmaktadır. Artık sadece Batı'nın kurduğu düzenin bir parçası olmayı reddeden ve kendi yolunu çizen bir ülke olarak hareket etmektedir.
Enerji koridorlarında söz sahibi olmak: Türkiye, Hazar'dan Avrupa'ya uzanan enerji hatlarının merkezinde yer alarak hem kendi enerji güvenliğini sağlamakta hem de bölgesel bir enerji aktörü hâline gelmektedir.
Teknolojik ve savunma sanayisinde atılım yapmak: Bayraktar TB2 ve Akıncı gibi insansız hava araçları, dünyanın dikkatini çekmiş ve birçok ülkeye ihraç edilmiştir. Türkiye, savunma sanayisinde kendi kendine yetebilen ülkelerden biri olma yolunda ilerlemektedir.
Ticaret yollarında kilit ülke olmak: Orta Koridor Projesi, Çin’den Avrupa’ya uzanan en güvenli ve kısa ticaret güzergâhlarından biri olarak Türkiye’nin stratejik konumunu daha da güçlendirmektedir.
Türk Devletleri Teşkilatı’nı güçlendirmek: Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’ın üye olduğu bu teşkilatın daha da büyümesi ve etkili hâle gelmesi için aktif bir politika izlemektedir.
Türkiye, büyük devlet olmanın gerekliliklerini yerine getiren ve gelecekte küresel siyasette daha belirleyici bir aktör hâline gelecek bir ülke olarak yoluna devam etmektedir.
#TürkDevletleriTeşkilatı #Abil Babaoğlu #Baykar #Türk Savunma Sanayii #Akıncı #Kızılelma #Bayraktar #Hakan Bayraktar #Prof. Dr. Haluk Görgün #Yemen #Kaan #Beşiktaş ##ÖğretmenEmeği68BinAtama ##HalepKatliamı #Sözünün Eri Devlet Bahçeli Mbappe #Samsunspor