Abil BABAOĞLU

Tarih: 04.12.2025 15:52

Türkiye’nin Bölgesel Güç Dengelerinde Rolü ve İmralı Tartışmalarının Arka Planı

Facebook Twitter Linked-in

 


 

22 Kasım’da yazmıştım: Devlet Bahçeli’nin “Heyet acilen İmralı’ya gitmelidir, gitmezlerse ben giderim” çıkışı boşuna değildi.
Çünkü İsrail ve ABD’nin bölge planlarını gördüğü için, Türkiye’de terörün tamamen bitirilmesine yönelik sürecin sekteye uğramaması adına bu çıkışı yapmıştı. Bu, kardeşliği güçlendirmeyi ve dış müdahalelerin önünü kesmeyi amaçlayan bir projedir.

Özellikle İsrail ve ABD, bu projenin başarıya ulaşmasını istememektedir. Nitekim kısa süre önce Suriye’deki bir Amerikan üniversitesinde buna dair bir konferans düzenlenmişti.

Geçenlerde Kuzey Irak’tan Türkiye sınırını geçerek Çizre’ye gelen Mesut Barzani’nin silahlı korumalarıyla Türkiye topraklarına giriş yapması da bu oyunun bir parçasıydı. Devlet Bahçeli bunun kabul edilemez olduğunu söylemiş ve buna göz yumanların cezalandırılması gerektiğini ifade etmişti.

Bugün İsrail’in, dün ABD’nin, daha önce Fransa’nın ve zaman zaman Rusya’nın desteğini alan Barzani’nin Bahçeli’ye yönelik sözleri ise bu çerçevede değerlendirilebilir. Anadolu’da “İt havlar, kervan yürür” denir; siyasi atmosferi karıştırmaya çalışan bu açıklamalar da aynı mahiyettedir.

Bazı araştırmalarda Barzani ailesinin tarihsel kökenlerine dair çeşitli iddialar ortaya atılmış, akademisyen Yane Sabar bu konuda çalışmalar yapmıştır. Ailenin geçmişte Selanik üzerinden Irak’a göç ettiği yönündeki bilgiler de yine bu araştırmalarda yer alır.

Gazze’de yaşanan soykırım sürecinde Barzani ailesiyle yakın ilişkileri olduğu bilinen siyasetçilerin öne çıkması da dikkat çekicidir.

Bugün Türkiye bölgesinde lider bir ülke konumundadır ve bundan en çok rahatsız olan devlet İsrail’dir. İsrail’in bölgede etkisini sürdürebilmek için elinde kalan tek araç PKK/YPG’dir. DEAŞ ve benzeri yapılar artık kullanılabilir değildir.

Hele ki Türkiye’nin desteğiyle Suriye’de güç kazanan Ahmed Şara’dan sonra bu yapılar daha da etkisiz hale gelmiştir. Aynı çizgiden gelen Heyet Tahrir eş-Şam’ın lideri Ahmed Şara’ya karşı da bu grupların sahada varlık göstermesi mümkün değildir.

Bu yüzden İsrail’in bölgede karışıklık çıkarabilmek için yöneldiği en belirgin araç PKK/YPG’dir. Zaman zaman Barzani üzerinden yürütülen girişimlerin amacı da budur.

Ancak İsrail’in ya da bu planların sahadaki aktörlerinin çabası, Türkiye’nin Kürt halkıyla yürüttüğü kardeşlik projesine engel olamayacaktır.
Çünkü Türk devleti de Devlet Bahçeli de doğrudan Kürt halkına, yani bu ülkenin asli unsurlarına seslenmektedir.

Kürt milleti tarih boyunca Türk kardeşleriyle yan yana durmuştur. İsrail’in, siyonizmin veya Gazze’deki katliamların destekçisi konumunda olan kişileri Kürt halkının benimsemesi mümkün değildir.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —