1980’lerden sonra emperyalizmin asıl hedefi insan zihniyeti, insan maneviyatı ve milli değerler oldu. Kapitalist ve komünist sistem arasındaki yapay savaşı sona erdiren siyonist akıl, tüm enerjisini yeni bir nesil yetiştirmeye harcadı: ailesinden, mahallesinden, milletinden kopuk; asosyal; yalnızca kendi küçük dünyasının sorunlarını gerçek sanan, köksüz bir nesil…
Özellikle Türk ve Müslüman gençlerini maneviyatsızlaştırmak için ellerindeki bütün araçları kullandılar ve hâlâ kullanıyorlar. Biz ise içeride ideolojik, etnik ve mezhepsel kavgalarla boğuşurken onlar bizim geleceğimizi — gençlerimizi — mankurtlaştırmak için dev projeler hayata geçirdiler.
Peki suç yalnızca onlarda mı?
Hayır.
Biz siyonizmin bu planına karşı neredeyse hiçbir şey yapmadık; aksine, onların projelerinin bir parçası olduk. Kavga ve bölünmelerden uzak duran gençlerimizi bile kendi ellerimizle onların kucağına itmiş olduk.
Her milletin geleceği, yeni neslidir.
On yıl çalışarak teknoloji üretebilirsin; ama bir nesli kaybedersen, onu yeniden yetiştirmek için elli yıl gerekir.
Bugün siyonizmin “millisizleştirme virüsü” toplumun her yanına sirayet etmiş durumda. Gençlerin en çok kullandığı sosyal medya, onları zihnen bizden koparmak için iğrenç projelerle dolu.
Bu savaşta hâlâ mağlup durumdayız. Çünkü bizim gençler birbirleriyle kavga ederken, onlar bilime ve teknolojiye yatırım yaptılar. Bizim gençler kardeş kardeşe silah çekerken, onlar Silikon Vadisi’ni kurup dünyanın en parlak zihinlerini kendilerine çektiler.
Biz ise oraya gidip çalışan evlatlarımızla sadece gurur duymakla yetindik.
Bugün Türkiye, Azerbaycan ve diğer Türk devletlerinde yükseköğretim hâlâ düşük seviyededir. Lise bitiren en zeki çocuklarımızı Batı’nın üniversitelerine kaptırıyoruz. Yani açıkça söylemek gerekirse Batı’nın gelişmesi için yüksek eğitimli eleman yetiştiriyor, sonra da gurur duyuyoruz.
Artık acilen “Yeni Türk Nesli Projesi” hazırlanmalı ve devletlerin kontrolünde hayata geçirilmelidir.
Çocuklarımız ilk okuldan itibaren milli ve manevi değerler üzerine eğitilmelidir. Yeni nesle Türk ahlakı, Türk aile yapısı ve Türk kültürünün temel özellikleri öğretilmelidir.
Türk tarihi, bütün Türk Cumhuriyetlerinde yeniden yazılmalıdır. Batı’nın ve siyonizmin dikte ettiği tarihler değil, dünyanın gıpta ettiği gerçek Türk tarihi öğretilmelidir. Bugüne kadar Hint-Avrupa tarihçilerinin dayatmalarıyla yazılmış birçok eser çöpe atılmalıdır. Tarih ne Yahudilikle ne de Aryanlarla başlamıştır; tarih Türk’le başlamıştır. Türk, dünya tarihinin taşıyıcı gücü, lokomotifidir.
Her Türk genci kendi tarihiyle gurur duymalıdır.
Bu bir devlet projesi olarak hayata geçirilmeli ve devletin tüm imkânları — görsel medya, yazılı basın, sosyal medya ve eğitim sistemi — kullanılmalıdır. Milli ruhla yetişen genç, yüksek maaşla düşmana çalışmayı değil, daha az maaşla vatanın kalkınmasına hizmet etmeyi seçer.
Üniversiteler eğitim merkezi olmalı; Batı’ya ideolojik personel yetiştirme alanı değil. Eğitim kalitesi yükseltilmeli; devlet ve özel sektör, başarılı gençleri başka ülkelere kaptırmamak için gerekli adımları atmalıdır.
Bütün Türk dünyasının ortaklaşa kuracağı bir Silikon Vadisi kötü mü olurdu?
Hem maddi imkânlarımız var, hem de bu potansiyeli taşıyan gençlerimiz.
Türk devletlerindeki üniversite mezunları birbirlerine rahatça gidebilmeli, engel olmadan çalışabilmelidir.
Unutmayalım ki bütün bunlar en az güçlü bir Turan ordusu kadar önemlidir.
Ordunun da, bilimin de, devletin de geleceği gençlerimizdir.
Onları milli ruhla, yüksek eğitimle yetiştirelim.
Geleceğimiz onlara bağlıdır.
Biz büyük bir milletin evlatlarıyız.
Yeni nesilleri de bu şuurla büyütmeliyiz.
Bir çocuğu büyük ideallerle büyütürsen büyük insan olur; köle gibi büyütürsen köle olur.
Fatihleri, Attilaları, Timur’u, Cengiz Han’ı, Nadir Şah’ı, Kanuni’yi büyük yapan, çocukluktan itibaren lider gibi yetiştirilmeleriydi.
Bunu unutmayalım.
Bir ferdin ve bir milletin terbiyesi, eğitimi hayatidir.
Tarihi yazan milleti büyük yapan onun milli-manevi değerleri, aile yapısı ve milli terbiyesidir.