Araştırmacı Yazar-Alpaslan DEMİR

Tarih: 27.09.2025 15:34

TÜKETİMİ BELİRLEYEN NEDİR?

Facebook Twitter Linked-in


Tüketim konusundaki temel ilke; Araf Suresi 31. Ayette vurgulandığı üzere arzulara göre değil, ihtiyaca göre hareket edilmesi ve tüketimde ihtiyaç limitinin gözetilmesidir.

İnsanların arzuları sınırsızdır. Çünkü insanda; hevâ, heves, kan ve bedenden kaynaklanan süflî arzular gibi anlamlara da gelen bir “nefis” bulunmaktadır. Nefsin görevi arzu etmek, arzuları doğrultusunda bir yaşam sürmek için insanı çalışma ve çabalamaya sevk etmektir. 
Günümüzde kapitalizmin ana felsefesi; insanları, nefislerinin arzuladığı şeyleri elde etmeye yönlendirmek, bu çaba ile ihtiyaç ve imkânı göz ardı ederek arzu ve istekleri doğrultusunda tüketime alıştırmaktır.

Tüm reklam, tanıtım ve pazarlama departmanları insanların arzularına hitap etmektedir. Reklamcılığın başladığı günden bugüne ihtiyaca binaen yürütülen bir reklam kampanyası görülmemiştir diyebiliriz. 
Reklamlarda sürekli olarak insanların temel arzuları hedef alınmaktadır. Böylelikle izlediği reklamlarla özdeşleşmeye çalışan insan, asla elinde var olan ile yetinmeyerek sürekli daha fazlasını isteyecek hale gelmektedir.
Tanıtım yapılırken her şeyin en büyüğü, en güzeli, en göz alıcısı sergilenmekte; insanlar ihtiyacı olmasa da en pahalısını almaya yönlendirilmektedir.

Oysa ihtiyacın sınırını imkânlar belirler, arzuların sınırını ise hayaller. Bu noktada yine dinin ana ilkelerinden biri devreye girecektir: Nefsin, bu arzularının kontrol altına alınması ve insanın nefsinin oyuncağı olmasının önüne geçilmesi. 
Bu ilke, az önce vurguladığımız gibi "…yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez." (Araf Suresi, 31) ayeti ile net olarak ifade edilmiştir.
Buradan çıkan anlam şudur: İhtiyaç ile tüketimin dengeli olması gerekmektedir. Yani ihtiyacımız kadar tüketmek durumundayız. 
Kaynaklarımız sınırlı ama arzularımız sınırsızdır. İnsanın arzusuna sınır koyabilmesi ise çok zordur. Çünkü arzular, hayal gücü kadar geniş ve çeşitlidir. İnsanın tek yapabileceği arzusunu, isteklerini akıl süzgecinden geçirmek; ihtiyaçları oranında tüketme noktasında nefsine hâkim olmaktır.

Tüketim alışkanlığı ile ilgili örnek olarak yıllar önce görev yaptığım sahil şehrinde şahit olduğum bir olayı burada sizlerle paylaşmak istiyorum. 
Sanırım 2007 yılıydı. Bir arkadaşım, görev yaptığı kurumdaki şoförlerinin o günün rakamları ile iki maaşına denk gelen bir cep telefonunu on iki ay taksitle satın aldığını, telefonu hiç elinden düşürmediğini ve bununla sürekli çevresindekilere hava atmaya çalıştığını anlatmıştı. 
Bu bana çok ilginç geldi. Düşük maaşlı bir devlet memurunun iki aylık kazancını sadece bir cep telefonu için gözden çıkarması garip bir durumdu.
Arkadaşımın bu olayı anlatmasından birkaç gün sonra faks çekmek amacıyla bir telefoncuya girdiğimde iki yabancı turistin cep telefonu satın alışına şahit oldum.

Turistlerden biri cüzdanını açarak yan yana duran beş adet binlik Euro'dan bir tanesini TL olarak bozdurmak üzere tezgâhtara uzattı. Parasının TL karşılığını aldıktan sonra tezgahtara;
“Where is cheaper Nokia? (En ucuz Nokia hangisi?)” diye sordu.
Satıcı da üç adet telefonu tezgâhın üzerine çıkardı ve soran kadına fiyatlarını söyledi: “75,00 - 95,00 - 120,00 TL…” 
Turistler kendi aralarında konuşarak telefonları değerlendirirken ben de ister istemez yaşananlara şahit oluyordum. 
Telefonu satın alacak olan kadın yanındaki arkadaşına, telefonu sadece sesli arama ve mesaj atmak için kullanacağını, o nedenle 75,00 TL olanın kendisinin ihtiyacını rahatlıkla karşılayacağını anlatıyordu. Sonunda en ucuz telefonu alarak dükkândan ayrıldılar.

Onlar çıkınca, aralarında geçen konuşmaları da hatırlatarak satıcıya; “O turistler sana ne sordular?” diye sordum. 
Satıcı da benim konuşulanları anlamamış olduğumu düşünerek; “En ucuz Nokia hangisi, diye sordular.” dedi. 
Ben de kendisine; 
“Onu anladım, sorumu şöyle sorayım. Bizden birisi gelse, cüzdanında da bu kadar para olsa, sana ne sorardı?” diyerek sorumu yeniledim. 
Satıcı; “Anlamadım abi?" dediğinde, az önceki konuşmaları hatırlatarak; 
“Bizim insanımızdan birinin cebinde bu kadar para olsa; ‘Where is more expensive Nokia? (En pahalı Nokia hangisi?)’ der miydi, demez miydi?” diye sordum. 
Bunun üzerine satıcı gülümsedi;
“Haklısın abi. Bunlar ihtiyaç için alıyor, bizimkiler ise göstermek için…” diyerek günün tespitini yaptı.

Haklıydı. Bizim insanımız, belki de bu telefonun birçok özelliğini hiç kullanmayacaktı. Hatta kendisi almış olduğu cep telefonunun özelliklerini öğrenene kadar onun daha üst bir modeli çıkacak ve o telefon çoktan eskimiş olacaktı. Düşük maaşlı bir insanımız bu şartlar altında bir cep telefonu için iki maaşını gözden çıkarabiliyordu.
Bunun karşılığında, o şoförün bir yılda kazandığından fazlasını cüzdanında cep harçlığı olarak taşıyan bilinçli bir tüketici, ihtiyacı olanı uygun fiyattan alıyor, parasının arta kalanını cüzdanında tutuyordu.
Bu örnekte olduğu gibi biz de alışveriş yaparken kendimize şu soruları sormalıyız:
Arzuladığım için mi alıyorum? 
İhtiyaç duyduğum için mi alıyorum?

Sağlıklı, mutlu ve huzur dolu günler efendim.

Alpaslan Demir
İstanbul-25.09.2025

alpaslandemi@gmail.com

 

 

#güllü #TheReis #Alanya #Salı #Boeing #Mansur #Liverpool #Arne Slot #TeamHipHop #ALNvGS #Arda Güler #BirLiderdenDahaFazlası #Crystal Palace #Trump #Mbappe #Julian Alvarez #Maestro #2024 KPSS #KademesizYüzyılOlmaz #Gustavo Petro

#Hasan Barın #Barınajans #Barinajans

#Azerbaycan #FBvANT #Talisca #Kerem #Nene #Penaltı #Emre #Temas #Kaan #Can Holding #Joker #deprem #Gebermiş


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —