Araştırmacı Yazar Feyzullah TURAN

Tarih: 17.08.2025 20:10

SESSİZ DÜNYANIN KÖR VİCDANLARI

Facebook Twitter Linked-in


Tarihin sayfalarını çevirdiğimizde Uygurlar, Türk dünyasının en köklü halklarından biri olarak çıkar karşımıza. Binlerce yıl boyunca devlet kurmuş, kültür üretmiş, dili ve diniyle varlığını taşımış, bugün Doğu Türkistan'da hak arayan, Müslüman Türk'ün bir parçasıdır.
Tarihi, İpek Yolu’nun kavşağında yer alan Doğu Türkistan, günümüzde Kazakistan’dan sonra bölgenin en büyük ikinci Türk yurdudur.
Kaşgarlı Mahmut, Farabi, İbni Sina gibi İslam âlimleri ve Satuk Buğra Han, Bilge Kağan, Yakup Han gibi büyük devlet adamları da bu topraklarda yetişmiştir. Orta çağın karanlık dönemlerinde, Avrupa'da henüz bilimden söz edilmezken, Doğu Türkistan toprakları ve halkları, Kültür ve İlim merkezleri öne çıkmaktadır.
Ekonomik açıdan Doğu Türkistan bugün, Petrol, Doğalgaz, Kömür ve Uranyum maden ve rezervleri ile Çin’in enerji ihtiyacını büyük ölçüde karşılamaktadır. Doğu Türkistan stratejik konumu ile de, tarih boyunca Çin’in hedefi olmuştur. 
Doğu Türkistan,                                        Bugün, sadece Çin’in baskısı altında değil, dünyanın sessizliğiyle de sınanmaktadır. Bu sorun yalnızca Doğu Türkistan’ın (Uygurların) değil; değişik coğrafyalarda benzer örnekleri görüldüğü gibi, güçlülerin insanlık ve demokrasi sınavıdır, tüm dünyanın sorunudur. Mazlum ve acı çeken halklar, güçlülerin çıkar çatışmalarının gölgesinde yok sayılıyor; vicdanlar törpüleniyor, gözler görmez hale getiriliyor.
Uygurlar, tarih boyunca kendi kimliklerini korumak için mücadele etmişlerdir.                 1933 ve 1944’te kurulan kısa ömürlü Doğu Türkistan Cumhuriyetleri, bu bilincin en güçlü göstergeleridir. Uluslararası hukuka göre Milletlerin kendi kaderini tayin hakkı vardır; kağıt üzerinde Uygurların da bu hakkı bulunmaktadır. Ama Çin’in karşısında bu hak neredeyse boş bir sözden ibaret, diplomasi çoğu zaman yetersiz, hukuk ise sessiz kalmaktadır.
Çin, dünyanın ikinci büyük ekonomisi. Batı’nın fabrikaları, pazarları ve sermaye akışı Çin’e bağlı. Bu nedenle Batı, insan hakları söylemlerini çıkarları karşısında susturuyor. Birleşmiş Milletler ise büyük devletlerin vetolarına takılmış durumda; mazlumun sesi hiçbir somut adım görmüyor. İnsan hakları, güçlülerin çıkarlarına göre şekilleniyor. Zaten Tarih boyunca İlim, Bilim, teknoloji ve bunlar ile ilgili insanlar, sermayenin, gücün ve inanç tüccarlarının tekelinde çalışmış, gelişmiş ve onların istediği kadar insanlığa hizmet etmiştir. Benim öngörüme göre, üretilen bir teknoloji “Panzehiri” üretilmeden asla halka hizmet için sunulmamıştır.
İzmir’de bir kahvede tavla oynayan iki vatandaşın sözleri, diplomasi salonlarındaki söylemlerden daha gerçekçi,                          “Abi, hani Batı özgürlüğün öncüsüydü?” “Meğer özgürlük dedikleri şey, çıkarlarına göre şekilleniyor”                                            “Peki biz ne yapacağız, bu zulümlere karşı”                         “Susmayacağız; ama akıllıca, diplomasi ve vicdanla, dünyaya duyurmaya çalışacağız.                                                Büyük kavganın içine çekilmeden, maşru mücadelemizi yapacağız.”
Kahvede, vatandaşların söyledikleri, bu meselenin sadece siyaset değil, vicdan ve çıkar meselesi olduğunu daha açık ve net gösteriyor. Doğu Türkistan’dan gelen haberler yürekleri burkuyor: aileler parçalanıyor, çocuklar toplama kamplarına götürülüyor, kadınlar zorla çalıştırılıyor. Hatta evlere Çinli erkeklerin yerleştirildiği iddiaları dolaşıyor. Bunların tümü doğrulanmamış olsa da, tek başına konuşulması bile trajedinin boyutunu gösteriyor.
Ama bu mesele Türkiye’nin tek başına yüklenebileceği bir dava değil. Bu, Batı’nın, Avrupa’nın ve güçlü devletlerin insanlık ve demokrasi sınavıdır. Bizim diplomasi anlayışımız demokrasi ve insan hakları çerçevesinde kalmalı; ülkemizi büyük güçlerin kavga ortamına sürükleyecek adımlar atmamalıyız.                                                     Çünkü Anadolu’nun geleceği, kendi ayaklarımızın üzerinde durabilmemizde gizlidir.
Doğu Türkistan’ın çığlığı, Müslüman Türk’ün meselesi olduğu kadar bir insanlık meselesidir. Sessiz dünyanın törpülenen vicdanları tarihe kara bir leke olarak geçecektir. Tarih, zulmün karşısındaki direnişi ve dayanışmayı altın harflerle yazar. 
Sessiz dünyanın kör vicdanları, mazlumun sesini kıssa da, vicdanlarının sesini susturamazlar.

 

 18 Ağustos 2025.                                         

 

 ESEN KALINIZ

 

 

#Feyzullah Turan

 

#Siyonizm Terördür #Barinajans #Barınajans #Hasan Barın #ZionmisTerror #TürkiyeKademeDiyor #Erhan Afyoncu #İdam #Kafa #Murat Övüç #Alvarez #Fenerbahçe-Benfica #Rabiot #Magnezyum #StajyerÇırağa TamSigorta #Çocuğu #Ukrayna 

#gramaltın #Kemal #Nene #VakıfbankAdaleteGel #Murat Övüç #İcardi #Kemal Uzunmehmet 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —