Ekber GOŞALI

Tarih: 16.03.2025 15:53

MOR CEPKEN - MANİFESTOSU

Facebook Twitter Linked-in

MOR CEPKEN - MANİFESTOSU

İnsanlık tarihi, erkek ve kadın rollerinin farklı bölüşümleriyle zengindir. Ancak zamanla bu roller hem değişmiş hem de yeniden yazılmıştır. Özellikle Türk dünyasında kadın yalnızca ailenin şefkatli bir ferdi değil, aynı zamanda toplumun önemli bir öncüsü (aktörü) olmuştur.

Uluslararası düzeyde kadın hakları mücadelesinin başlangıcı olarak, 8 Mart 1857’de ABD’nin New York şehrinde tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadının (düşük ücretlere, uzun çalışma saatlerine ve kötü çalışma koşullarına karşı) grev yapması kabul edilir. Kabul edilsin – şimdi buna bir söz söylemeyelim, ancak bizim milletimizin kadınlara karşı saygılı ve adil tutumu yalnızca 168 yıl önce değil, 1168 yıldan da çok daha öncesine dayanır.

Örneğin,
M.Ö. 570-520 yılları arasında yaşadığı tahmin edilen ve Aras’ın kuzeyinde bulunan Massaget Krallığı’na hükmeden Tomris’i hatırlayalım. Tomris, M.Ö. 530 yılında ülkesine saldıran dönemin en büyük imparatorluğu olan Perslerin hükümdarı II. Kiros’u yenerek antik dünya tarihine damga vurmuştur. Demek ki Tomris’e güvenen, ona alan açan, başarısına başarı katan bir çevresi vardı.
Genceli büyük Nizami’nin “İskendername” eserine inanacak olursak, kendisini elçi olarak gönderen İskender’i yüksek bir vakar ve saygıyla karşılayıp uğurlayan Berde hükümdarı Nüşabe’nin adaletli ve bilge kadın hükümdar imajını da burada vurgulayabiliriz.
Dede Korkut’un “Kızı olanı – kızıl çadıra” göndermek buyruğu,
Cengiz Han’ın eşine “hanım” diye hitap etmesi, Süleyman Şah’ın eşi Nayma Hatun’un örnek hayatı,
Anadolu’da “Devlet Ana” kavramının ortaya çıkışı,
Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın annesi Sara Hatun’un Doğu’nun ilk kadın diplomatı sayılması,
Türk-İslam Doğusu’ndaki ilk cumhuriyet olan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nde kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınması ve
daha nice olaylar, ilkler, isimler… atalarımızın kadına bakışını gözler önüne seriyor.

“Kadınları okutunuz!” - Bu, Hacı Bektaş Veli’nin öğüdüdür.
Ayrıca,
Tanrı’nın son elçisinin buyurduğu gibi “Cennet annelerin ayakları altındadır” ise, demek ki dini bakış açısının da milli bakış açısını tamamladığını görüyoruz…

Bu geniş perspektifi Yörük kadınının mor cepkenine bağlayarak, Kadınlar Günü’nün gerçek anlamını yeniden düşünmekte fayda olduğu kanaatindeyim:

Yörük Kadını ve Mor Cepken

(Metin “sosyal medya”dan alınmıştır.)

Yörük kadını yaşlandıkça ve tecrübe kazandıkça “Kezbence” olarak anılır. Artık oba içinde bilge, danışılan, sözü dinlenen bir kişi olur.
Göçebe Yörük geleneğinde kadınlara verilen en yüksek haklardan biri **“mor cepken”**dir. Bu, erkeklerin korkulu rüyası, kadınların ise kurtuluş simgesidir.
Mor cepken, Karacaoğlan’ın türküleri içinde de yer almıştır. Günümüzde, kardeş Türkiye’nin Ege, Muğla, Antalya ve Toros Yörüklerinde yaşlı kadınlar arasında hâlâ bilinmektedir.
Yörük kızlarının çeyiz sandığına ilk önce mor cepken konulurdu. Sarı işlemelerle süslenmiş bu mor giysi (arka giysi, içlik), Yörük kızlarının sevdiğiyle evlenebilmesinin bir sembolü sayılırdı.
“Başlık parası” gibi gelenekleri yoktu. Mor cepken, Yörük kadınının evlilikte çaresiz duruma düştüğünde eşinden boşanma hakkının simgesiydi.
Mor renk – ihanete uğramış, aldatılmış sevginin rengidir.

Eğer biz bu geleneği dünyaya tanıtabilseydik, 8 Mart – Kadınlar Günü’nü “Mor Cepken Günü” olarak anmış olurduk…

Evli bir Yörük kadını ihanete uğradığında (veya eşi ona şiddet uygulayıp küçük düşürmeye kalkıştığında), mor cepkenini giyip herkesin görebileceği bir yere otururdu.
Bu, “Ben bu adamdan boşandım” demekti.
Masal anlatıcıları ve ebe kadınlar hemen mor cepken giymiş kadının etrafında toplanırdı. Ona ihanet etmiş kocası ise evinden dışarı çıkamaz, şenliğe gidemez, el-obada yüzüne bakılmazdı.
Eğer erkek çok büyük fedakârlık gösterip kadını mor cepkenini çıkarmaya razı edemezse, dul kalırdı. El-obadan kimse ona dul ya da yetim bir kızını bile vermezdi…
Göçebe Yörük kadınının sahip olduğu haklara ve özgürlüğe bakın! – Evet, bu hak-hukuk, Batılı ülkelerin bize kadın hakları konusunda “ders” vermeye kalkışmasından yüz yıllar öncesine dayanmaktadır…

Not:

Mor cepkenden bahsetmişken diğer renklerdeki cepkenlere de değinelim.
Azerbaycan kadınlarının kıyafetlerinde renklerin anlamı hem tarihi geleneklerde hem de milli kıyafet örneklerinde kendini göstermiştir. Özellikle cepken, arkalık ve kürdi gibi üst giysilerde renklerin sosyal statü, yaş dönemi ve aile hayatıyla ilgili anlamları vardı:
• Kırmızı cepken – Bekâr kızlar ve yeni gelinler giyerdi.
Bazen ilk çocuğunu dünyaya getiren anneler de (mutlu annelik nişanesi olarak) kırmızı cepken giyerdi.
• Yeşil cepken – Dini değerlere bağlı, bilge kadınlar giyerdi.
Han kızları, şair kadınlar, dini tarikatların kadın önderleri de yeşil cepken giyerdi.
• Mavi cepken – Anneler ve himaye edici kadınlar giyerdi.
• Sarı cepken – Kocası sefere gitmiş ya da dul kalmış kadınlar bir süre sarı cepken giyerdi.
(BÜLBÜL’ün okuduğu türkülerde geçen “sarı cepken”i hatırlayalım…)
Sarı renk, güneş ışığını ve yaşam enerjisini temsil ettiği için, bilgeliği ve hikmetiyle tanınan kadınlar da sarı cepken giyebilirdi.
• Beyaz cepken – Saygıya layık ak saçlı kadınlar giyerdi.
Bazı bölgelerde gelinlerin düğün günü beyaz cepken giymesi de adetti.
• Siyah cepken – Yas tutan kadınlar giyerdi.

Sonuç olarak…

Türk dünyasında mor cepken, köklü bir kültürel olgunun simgesidir ve kadın haklarının çok eskiye dayandığını gösteren tarihi bir semboldür.
Bir kadın evliliğinde haksızlığa uğradığında, mor cepken giyerek boşanma hakkını duyurabiliyorsa, bu onun yalnızca aile içinde değil, toplum içinde de haklarının tanındığını gösteren bir gelenektir.

Evet, Türk kültüründe kadın her zaman önemli bir figür olmuştur. Hatun, sadece ailenin başının eşi değil, aynı zamanda yönetime dair adaletin düzenleyicisi, hatta savaş meydanında alp eşiyle omuz omuza duran zarif bir şahsiyettir.
Tarihi kaynaklarda Türk kadınının devletin kuruluşunda ve yönetiminde nasıl önemli bir rol oynadığı açıkça görülmektedir.
“Bey toprağı kazanır, hatun o toprağı yurda çevirir.” sözü, sıcak yuva kuran kadının yaratıcı gücünü vurgulamaktadır.

Hanımefendilerin her günü bayram havasında geçsin!

Şehit analarının ellerinden,
şehit evlatlarının gözlerinden öpüyorum!

Ekber GOŞALI

 

 

 

 

#Yemen #Cumhur Başkanı Onayıyla #Genel Af #MEBEkdersliyeKadro #İmamoğlu #Rabbım #KademeSeçimiBeklemez #AfGelsinArtık #Geçmiş


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —