Adnan Oktar’ı tanırsınız. Benim en çok sevdiğim sahne şudur:
Karşısına alırdı 3-5 bol makyajlı, estetikli dilberi. “Bugün yakışıklı mıyım?” diye sorar, dilberlerin değerli yorumlarını alırdı.
“Çok yakışıklısınız hocam, Allah özenerek yaratmış sizi hocam!”
Ne yalan söyleyeyim; yüzümü bile yıkamadan, saç baş dağınıkken bu kadar dilberi (kediciği) karşıma koyup bu iltifatları yaptırsanız, ben bile kendimi Brad Pitt zannederim.
Adnan Hoca, görselliğinin yanına engin (!) espri kabiliyetini de promosyon olsun diye eklerdi. Konuyla alakası olmayan bir anda yaptığı, buram buram zeka koktuğu söylenen esprilerden birini hatırlayın:
“Ahtapot nereden geliyor biliyor musunuz? Adamın biri pot kırıyor, sonra ‘ah’ diyor. İşte ahtapot buradan geliyor.”
Ortamda kahkahalar kopar!
İnanın ben de kahkaha attım; ama bu, 3-5 yaş seviyesindeki bir espriye değil, gülünmeyecek espriye gülmek zorunda kalıp güler gibi yapanlara gülmemden kaynaklıydı.
Boyalı basında çalışan, yazdıklarına güvendiğim dostlarımdan öğrendiğim; kesin olmayan bir bilgiye göre Adnan Hoca’nın onaylanan 8.463 yıllık cezasının 200 yılı bu espri yüzündendir. Bu teyide muhtaç bir bilgidir tabii ki.
Aha, Adnan Hoca, aha hukuk, aha da espri! Daha fazla yorum yapıp pot kırarak ah çekmek ve ahtapotlara ayıp etmek istemem.
Ama fırsatçılık gibi olsa da şunu söylemeden geçemeyeceğim:
Bu espri standardına göre esprilerime soğuk bulup, yaptığımda gülmek bir tarafa far görmüş tavşan gibi bakan dostlarıma teesüflerimi bildiriyorum.
Adnan Hoca’nın, Küba’ya ait salsa dansı dahil birçok ülke kültüründen esinlenerek yaptığı danslardan bahsedeyim mi?
Yok yok, fırlama ruhumu zorla da olsa frenleyerek bahsetmeyeceğim!
Adnan Hoca hapiste olduğundan özlediğimi söyleyemem; ama itiraf edeyim, onun sayesinde izlediğim dilberleri (kedicikleri) özlemedim desem yalan olur.
İster istemez Trump sayesinde Adnan Hoca’yı hatırlıyorum. Çünkü Trump, şov konusunda Adnan Hoca’nın siyasi frekansından yayın yapıyor sanki.
Trump’ı Adnan Hoca’ya benzetiyorum.
Medyaya gece yarısı bir haber düşüyor: “Trump TV’de açıklama yapacak.” Hoop, geçiyorum koltuğa, gözümü dikiyorum ekrana beklemeye başlıyorum.
Trump, sarışınları bile kıskandıran saçları hem sağdan hem soldan taranmış şekilde masada oturuyor. Yanında New York Belediye Başkanı, CIA Başkanı hepsi ayakta.
“Hadi beni övün” der gibi söz hakkı veriyor. Hepsinin ağzından aynı tornadan çıkmış güzellemeler:
“Biden zamanı çok kötüydü, şimdi şöyle oldu, böyle oldu, ama hep sizin sayenizde...”
Adnan Hoca’nın kedicikleri ile Trump’ın çevresindekiler arasındaki benzerliği anladınız mı?
Dans ettiğine de rastladım ama Adnan Hoca daha seriydi. Hele kediciklerin gözüne baka baka dans etmesi, dansa ayrı bir duygusallık katıyordu.
Espri konusunda ise Adnan Hoca, Trump’ın eline su dökemez.
Aha da örnek:
“30 yıllık Arnavutluk-Azerbaycan savaşını bitirdim.”
Bu espriye çok güldüm. Belki inanmayacaksınız ama bunu iki defa söyledi! Hiç olmayan bir savaşı bitirdiğini söylemek, hem de iki defa, gerçekten ayrı bir espri kabiliyeti gerektirir.
En çok güldüğüm ise matematiğe ters takla attıran şu espri oldu:
“7 tane savaşı bitirdim.”
Hindistan’a gaz verip Pakistan’ın üstüne salan İsrail’le kendisi; bizim SİHA’larımız sayesinde Hindistan Pakistan’dan tokat yiyince savaşı bitirdim diyen yine kendisi.
Çelik Kubbe’ye güvenip İsrail’i kışkırtıp İran’a saldırtan da kendisi; İran’ın füzeleri İsrail’e düşmeye başlayınca savaş maliyeti artıyor diye İsrail’i savaştan çeken gene kendisi.
Bunları yarım yarım saysak bir eder, bir bir saysak iki eder. Diğer beş ya da altı nerede?
Adnan Hoca yıllarca kendini olduğundan iyi gösterdi. Trump da barış havarisi pozlarıyla aynı şeyi yapıyor. Amerikan parasıyla sivillerin, çocukların üzerine atılan füzeleri, bombaları, açlığa terk edilip ölen Gazzelileri ne yapacağız, onları kaç sayacağız?
Trump’ın hitabet kabiliyetine gelince… Bırakın Adnan Hoca’yı, kimseyle karşılaştırılamaz.
Neden mi?
Çünkü Amerikan Başkanı olup da sokakta yakalanıp, yolda iki şişe viski içirilip BM kürsüsünde konuşturulacak düzeysiz konuşmayı yapabilecek bir kabiliyete sahip!
Zaten yüzlerce devlet temsilcisinin bulunduğu salonda konuşmasını alkışlayan sadece İsrail temsilcisi oldu.
Bunu görünce düşündüm:
“Demek ki o da, Adnan Hoca’nın kediciklerinin Trump’a uyarlanmış BM versiyonu.”
Ne yalan söyleyeyim, bir konuda Trump’a minnettarım.
Seçildiği ilk zamanlarda “Trump her şeyi eline yüzüne bulaştıracak” diye yazmıştım (arşivde duruyor). Beni haklı çıkardı.
Son söz olarak;
Aramızda hukuk oluşacak kadar çok adını andım, yazı yazdım, haber yaptım. Bu hukuka dayanarak uyarıyorum:
Büyük devlet başkanlığını arkana alarak kibir, narsistlik, övülme merakı ve ticaret merkezli zayıflıklarını büyük devlet adamları öyle bir kullanır ki; görünüşte ABD Başkanıyken gerçekte bir sirk maymununa dönüşebilirsin.
Ama bu durumu, başkanlığını yaptığın ABD bile kaldırmaz. Sonun Adnan Hoca’ya benzemez; onunkinden bile beter olur.
Demedi deme; işte dedim!
Absürtlük kattığım bu yazımı okuduğunuz için teşekkür eder, sağlık ve huzur diler; saygılarımı sunarım.
#Trump #Narsizm #Kedicikler #SiyasiŞov #ABD #İsrail #Gazze #AşağılıkKompleksi #ŞovSiyaseti #DünyaLiderleri #Mizah
#GazzeİçinYürüyoruz #ÖzgürlüğeYürüyoruz #SAMvFB #Kürt #Greta #Ofsayt #Golü #Tarık #Brown #KademeyiYasallaştırın #Batalla #Tedesco #Takım #Yazıklar #Tarık #Samsunspor #alvarez #Levent #Nene #TikTok #Tam190Milyar #SgkYaDevBütçe