Bilim insanları parazitlerle alakalı şu açıklamayı yapar:
“İnsanlar ruhunu teslim ettikten sonra dışarıdaki haşerat bedeni kemirmeye başlamadan vücudunun kendi içinde barındırdığı parazitler tarafından kemirilmeye başlanır.” der.
Düşünebiliyor musunuz?
Sizin kazanıp yediklerinizden, kısacası sizden besleniyorlar ve daha gömülmeden başlıyor bu süreç. Yani; yılan, fare, börtü böceği bile beklemeden, savunmasız kalmış vücudunuzun içinden olabildiğince hücum ediyorlar.
Bilim insanları der ki; aslında parazitlerin sizi içinizden kemirme süreci siz sağken başlar, hastalandığınızda ise iyice artar.
İtiraf edin! İçiniz bir tuhaf oldu, değil mi?
Demek ki parazitlerin sizi kemirememesi için;
Ölmemek lazım!
Daha az kemirilmek için ise;
Hastalanmamak lazımmış!
İnsan anatomisi ile devlet anatomisini birbirine çok benzetirim.
Her ikisinde de gizemli bir beyin bulunur. Bütün organları bu beyin göre yönetir.
İnsan ve devletlerin sadece beyin değil; parazit özellikleri de birbirine çok benzer.
Yine bilim insanları üç çeşit ana parazitten bahseder.
Ne gariptir ki, ben de devlet yapısındaki parazitleri üçe ayırırım.
Birinci grup parazitler:
Birinci grup bir elinde sigara, bir elinde çay; duyduğu kadar olan bilgisini —daha doğrusu bilgisizlik kaynaklı bilgisini— bitpazarındaki hasarlı malı satmaya çalışan satıcı pozunda anlatan parazitlerdir.
Bunların zararı azdır; çünkü anlattıkları, dinleyenlerin zihninde beş dakika bile kalmaz.
İkinci grup parazitler:
Bir kişiyi, ideolojiyi, fikri yüceltip diğerlerini bastırmak temelinde yaşayan;
devletteki gizlilikten bihaber, devletçiliği bilmeden, parti sloganlarıyla konuşan tiplerdir.
En çok kendileri gibi düşünenlerin arasında parlarlar.
Ezilmişlik duygusunu bastırmak için varlıklarını sloganla gösterirler.
Yukarıda biri varsa, susar ve sadece dinlerler.
Yedi yıllık yazarlık hayatımda en çok bu iki grup beni yordu ama
adı parazit olsa da bunlar devlete büyük zarar veremezler.
Üçüncü grup parazitler:
Aha, bunlar en tehlikelileridir!
Erkin Koray’ın dediği gibi:
“Bu kadar haini olan bir millet yoktur; işimiz çok zor çünkü bizim hainimizi tanımak çok zor. Adı Mehmet, soyadı Türk...”
Devletin ekmeğini yer, suyunu içerler ama
paralı sahipleri kuru bir kemik gösterdiğinde hemen peşlerinden koşarlar.
Bunların köpek kadar dahi ederi yoktur—çünkü köpek, ekmek yediği evi tanır!
Devlet ölse bile devletin etinden son lokmayı kapmaya çalışan,
rantla beslenen parazitlerdir bunlar.
Onlar için vatan, devlet, vefa bir anlam ifade etmez.
bu zavallı güruh için önemli olan, efendilerinin başını okşayıp biraz daha kemik vermesidir.
Yüzlerce MOSSAD ajanı imam yakalandı, birkaç gün önce bir ajan daha!
Bugünkü haber ise:
Filistin’e yardım götürürken İsrail askerlerince yakalanan Sumud kafilesindeki Türkler,
sorguda işkenceyle Türkiye’yi kötülemeye zorlanmış.
İçlerinden biri ise üst düzey İsrail subayıymış!
Adı Mehmet, soyadı Türk çıksa, şaşırır mısınız?
Erkin Koray’a hak verdiniz mi?
Hadi, çıkın işin içinden!
Sizi bilmem ama ben çıkmaya çalışırken kafam ağrıdı.
Hepinize sağlık, huzur, saygılarımı dileyerek yazıma son veriyorum.
Parazitlerin olmadığı ortamlarda görüşmek umuduyla!
#EndlessGenocideGaza #PolislerSoruyor #SerdarÖktem #SinanAteş #DevletBahceli #Uyuşturucu #Gözaltı #hadise #SedatPeker #DirenGazzeZaferSenindir #SerdarÖktem #Bahçeli #AdaletTerazinzŞaşmaz #MansurYavaş