Dinimizin, insanların tüketmesine ve Allah'ın yaratmış olduğu nimetlerden istifade etmesine yönelik olarak engelleyici veya yasaklayıcı bir tutum sergilemediğini söylemiştik.
Bilakis; “Yeryüzünde bulunan maddelerin helâl ve temiz olanlarından yiyin.” (Bakara, 168) buyrularak insanlar, Allah'ın nimetlerinden yararlanmaya ve yaratılan tüketim malzemelerini dengeli tüketmeye davet edilmektedir.
Hz. Peygamber de bu konuda varlıklı kimsenin, gurur ve gösterişten uzak kalmak koşuluyla kendisine verilen nimetlerin belirtisini üzerinde taşımasının Allah’ın hoşuna gideceğini ifade etmektedir. Bu konu hakkında ümmetine tavsiyelerde bulunmuş; "Madem Allah sana mal ihsan etmiş, o hâlde Allah’ın nimet ve cömertliğinin belirtileri üstünde görünsün." (Hadislerle İslam, Cilt 6, s. 331) buyurarak insanların sahip oldukları varlıkları oranında tüketmelerinin hoş olacağını vurgulamıştır.
Sevgili Peygamberimiz; yaşamı boyunca mütevazı bir hayat sergileyerek aşırıya kaçmamış, Müslümanların bolluk ve zenginlik elde ettikleri son dönemlerde bile kıtlık ve yokluk dönemindeki sade yaşamını devam ettirerek bu konuda ümmetine örnek olmuştur.
Müslümanların bu dünyadaki yegâne örneği Hz. Peygamber'in hayatıdır. Onun hayatını ve yaşam biçimini belirleyen hususlar vahiyle gelen ilkelerdir.
Hz. Peygamberin dengeli bir hayat sürmesinin kaynağı da “Onlar harcadıkları zaman ne savurganlığa saparlar ne de cimrilik ederler. Harcamaları, bu ikisinin arasında dengeli olur.” (Furkan, 67) ayetinde olduğu gibi vahyin ta kendisidir.
Yine başka bir ayet, hayatımızdaki dengeyi gözetme noktasında bizlere şöyle yol göstermektedir: “Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın.” (İsra, 29) Yani; “Ey insanoğlu, ey aciz ve muhtaç âdemoğlu; Allah'ın sana bahşettiği varlık ve nimetler konusunda, âdeta yumruğunu sıkıp damlayan suyundan istifade etmeye çalışan cimri insanların yaptığı gibi yapma, ya da ellerini boynuna bağlayarak hiçbir kimseye faydan olmayacak şekilde davranma! Aynı zamanda elindekinin kıymetini bilmeyerek savurgan da olma! İtidalli ve dengeli ol!” uyarısı yapılmaktadır.
Cimrilik asla tasvip edilmez. Ama aynı şekilde savurganlık da olumlu karşılanmaz. Bu nedenle hayatın her ânında dengeyi gözetebilmektir önemli olan.
Aşırı tüketim aynı zamanda hesap bilmezliktir. Günümüzde hem basında hem de sosyal medyada sıkça duyduğumuz bir kavram var: Kredi kartı mağdurları…
Kredi kartı, günümüzde paranın yerini alan önemli bir ödeme aracıdır. Kullanılan bir aracın, onu kullananın etkisi olmaksızın mağduriyet oluşturması düşünülemez.
Bu mağduriyet, yasaklanan savurganlığın ve hesap bilmezliğin bir sonucudur. Âdeta yüzyıllar öncesinden kredi kartı mağdurlarına yönelik yapılmış bir uyarıdır; “…büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın.” (İsra, 29) ayeti ile anlatılmak istenen.
Gerçekten de dengesiz tüketimin sonucunda çaresiz kalmıştır birçok insanımız. Çaresizlik içinde çırpınırken cebindeki kredi kartının sayısını artırmış ve durum daha da içinden çıkılmaz bir hâl almıştır.
Cebindeki kart sayısını artırırken harcamalarını geliri ile dengeleyemediği, kredi kartı ile yaptığı alışverişlerde sanki hiç ödeme yapmayacakmış gibi hareket ettiği için kazancından çok harcamaya başlamış, her geçen gün borç batağına saplanmıştır.
Önemli olan bilinçli hareket ederek tüketimde dengeyi yakalamak, bilinçsiz tüketimden ve gelir miktarını aşan kart kullanımından uzak durmaktır.
Kısacası yapılması gereken, atasözümüzde olduğu gibi; “ayağını yorganına göre uzat”maktır efendim.
Saygı ve muhabbetle.
Alpaslan Demir
İstanbul-10.10.2025
#altın #MansurYavaş #trtsporstüdyosu #Cennet #sallandık #TaşacakBuDeniz #Nobel #Bunance #BİR MESELEMİZ VAR #Crypto