Son yıllarda sokaklarda, kafelerde, otobüslerde öyle manzaralarla karşılaşıyoruz ki, insan kendi kendine sormadan edemiyor: “Bu giyim tarzı açıklık mıdır, yoksa düpedüz çıplaklık mı?”
Kimi insanlar iç çamaşırıyla gezmeyi, adına da “özgürlük” ya da “çağdaşlık” demeyi marifet sayıyor. Ama unutulmasın: Çıplak gezmek özgürlük değil, ahlaksızlıktır.
Ben bir yolcu olarak, otobüste yanıma oturan bir erkeğin kilotla oturmasını, özel bölgelerinin görünmesini istemem. Tıpkı bir erkeğin de markette, kafede, sokakta sutyenle, kilotla dolaşan bir kadını görmek istemeyeceği gibi. Açıklık ve şıklık bir tercihtir; çıplaklık ve teşhir ise topluma hakarettir.
Bir baba, bir koca, bir ağabey; eşinin, kızının ya da kız kardeşinin göğsünü, bacak arasını başka erkeklere sergilemesini nasıl kendine yakıştırıyor? Erkeklerde kıskançlık, kadınlarda ise haya duygusu sanki buhar olup uçmuş. Sonra adına “modernlik” ya da “çağdaşlık” deniyor.
Sokakta bir erkek kilotla, baksırla gezdiğinde sapıklık deyip tepki gösterilir; ama bugün bazı kişiler kadınların iç çamaşırıyla dolaşmasını modernlik sayıp savunuyor. Çünkü bazı erkekler bununla göz sapıklığını tatmin ediyor. Ama onlar bunu savunuyor diye biz alkışlayacak değiliz. Kadın-erkek eşittir; erkeğin özel bölgelerini göstererek dolaşması nasıl sapıklık ve ahlaksızlıksa, kadının da özel bölgelerini teşhir etmesi aynı şekilde sapıklık ve ahlaksızlıktır.
Halbuki gerçek modernlik, modanın kölesi olmak değil, modayı kendi asaletiyle taşımaktır. Dünyanın kraliyet ailelerine, köklü devlet başkanlarının eşlerine ve tanınmış ailelerin kızlarına bakın:
İngiltere Prensesi Kate Middleton, zarafet ve asaletin simgesi. Giyiminde ne teşhir var ne de abartı.
Katar Emiri’nin eşi Şeyha Moza, modern ve cesur ama hiçbir zaman ucuz bir teşhire düşmeden şıklığını koruyor.
Türkiye’den tanınmış ailelerin hanımları ve kızları, sosyal yaşamda ölçülü ve göz okşayan bir şıklık sergiliyor, asla pavyon kıyafetine düşmüyor.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in eşi Mihriban Aliyeva ve kızları Leyla ile Arzu Aliyeva, giyim tarzlarıyla toplumda zarafet ve asaletin simgesi olarak kabul ediliyor. Her zaman ölçülü, şık ve dikkatli giyinirler.
Onların üzerinde gördüğünüz şıklık, bir pavyon ya da genelev kıyafeti değil; kültür ve görgüyle yoğrulmuş bir zarafettir.
Bugün ise 14 yaşındaki bir kız çocuğunun giyeceği elbiseyi altmış yaşındaki kadınların “çağdaşlık” adıyla giymesini görüyoruz. Kusura bakmasınlar ama bunun adı sadece tezellül ve görgüsüzlüktür.
Evlerinde ayna yok mu? Ya da hiç mi onlara, “Bu çağdaşlık değil, görgüsüzlüktür” diyen olmamış?
Toplum olarak kavramları yeniden hatırlamamız gerekiyor:
Açıklık = özgür tercih, şıklık, ölçülü cesaret.
Çıplaklık = teşhircilik, görgüsüzlük, ahlaksızlık.
Çağdaşlık, çıplaklıkla değil; incelikle, edeple ve asaletiyle giyinmekle ölçülür.