İnsanoğlu alışkanlıklarından kolayca vazgeçemez. Alışıldık düzenden ve yaşam biçiminden, rutin gündelik hayattan vazgeçip yeni bir başlangıç yapmak her zaman zor gelir. Konfor alanından çıkmadan alışılagelmiş olanı sürdürmek en kolay olanıdır.
Alışıldık yaşam tarzının kaçınılmaz sonucu ise insanın gittikçe körelmesi, yeniliklere ve gelişmelere kendisini kapatmasıdır. Bu kapatma bilinçli olarak yapılmasa bile zamanla insan mevcuda uyum sağlayarak rutin düzende yapılacak herhangi bir değişikliği kolay kolay kabullenemez hâle gelebilir.
Halbuki insan ne kadar çok uyaran ile karşı karşıya kalırsa beyin hücreleri o kadar canlı ve üretken olur. Beynimiz öğrendiğimiz her yeni şey için yeni yeni yollar oluşturarak farklı beyin hücreleriyle bağlantı kurar. Yeni uyaranlar karşısında yeni tutum ve davranışlar geliştirerek kişisel gelişim konusunda durağan yaşamdan hareketli ve öğreten bir yaşama geçer.
Uyaran sayısını artırmanın yolu alışılagelmiş yaşamın sınırlarını zorlamak, bir şekilde farklılıkları hayata yerleştirmeyi başarabilmekte gizlidir. Bu, en basitinden günlük işe gidiş geliş güzergahını sık sık değiştirerek, her gün aynı cadde ve sokaktan geçmemeye gayret ederek sağlanabilir.
Aynı cadde ve sokakta yürüyen insan bir süre sonra orada karşılaştığı uyaranlar ile göz aşinalığı kurmaya başlar. Yol üzerindeki işyerlerini, çalışanları, müşterileri; hatta aynı saatlerde o cadde ve sokağı kullanan diğer insanları dahi kanıksar. Hayatının bir parçası hâline gelir o insanlar. Dolayısıyla geçilen güzergâh ve görülen/gözlemlenen her şey insan için sıradanlaşır.
Hâlbuki her gün olmasa da sıklıkla başka güzergâhlar kullanıldığında başka başka uyaranlarla karşılaşılacak, zihin daha canlı ve dikkatli olacaktır.
Mevcut durumdan sıkılıp yeni arayışlara giren, yeni yerler, yeni olaylar keşfetme peşinde koşanlar aynı zamanda cesur insanlardır. Cesaret sadece çatışmada/kavgada/savaşta gösterilen bir davranış şekli değildir. Başarıyı yakalayanlar, hayatın her ânında ve her aşamasında cesaret gösterebilenlerdir.
Şöyle etrafımıza baktığımızda; bizler evimizden çıkmaya cesaret edemezken, dil bilmeden, cebinde yeterince harçlığı dahi olmadan tüm dünyayı dolaşmaya çıkan ve gayet de başarılı olan insanlar görüyoruz. Bu insanlar çağımızın seyyahları, Evliya Çelebileridir âdeta.
En çok dikkatimi çeken genç öğretmen çiftin küçücük bebekleri ile bisikletlerine binerek, Ankara’dan yola çıkıp İran ve Hindistan’a yaptıkları seyahat olmuştu. Küçük çocuğu ile çarşıya, pazara çıkmaya korkan birçok ebeveyn için büyük bir cesaret örneğidir bu öğretmen çift. Çarşıyı, pazarı, şehirleri değil; ülkeleri dolaşmışlar kucağında bebekleri ile. Hem de bisiklet üzerinde…
Böylesine büyük cesareti gösteren insanlar hayatta her şeyi başarır diye düşünüyorum. Çünkü başarı, cesur kararlar alıp cesaretle uygulayanların elde edebileceği bir sonuçtur.
“Akıllı düşünene kadar deli oğlunu evermiş, kızını gelin etmiş.” der büyüklerimiz. Akıllı insan metodolojik düşünceyle yol almaya hazırlanırken, tabiri caizse deli, cesaretiyle hızla yol almakta, önemli başarılara imza atmaktadır.
Rızık konusunda da cesaret en belirleyici etkendir. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (sav); “Rızkın onda dokuzu ticarettedir.” buyurduğu rivayet edilir. Ticaret ise tamamen cesaret üzerine kuruludur. Cesurca karar verip azimle çalışanlar kısa sürede çok büyük mesafeler kat edilebilmektedir.
Ticaret de bir nevi gezmektir. Gezmekten kasıt, aramak ve arayışta olmaktır. Hem de hırçın, dalgalı denizde gezintiye çıkmak gibidir. O fırtınalarla boğuşmalı ve gemiyi dalgalardan korumalısın ki taşıdığın yükü sağlıklı bir şekilde limana ulaştırabilesin.
Bir dönem görev yaptığım Hakkari’de baharın gelmesiyle birlikte öğle sonları kaldırım üzerine kurulan tezgâhlarda insanlar doğadan topladıkları yenilebilir endemik bitkileri satıyorlardı.
Sabah erkenden yola çıkıp yüksek zirvelerde topladıkları çeşit çeşit doğal, günümüzün tabiri ile organik ürünleri öğle sonu kaldırımlara kurdukları tezgâhlarda satarak aile geçimini temin eden çok sayıda insan vardı.
İşte Hüda’nın sunduğu rızık... Yeter ki insan kendi görevini yerine getirsin; çalışsın, emek harcasın. Hüda’nın pay ettiği rızıktan hakkını alabilmek için harekete geçsin.
Her şey bir vesile ile yaratılmıştır. Rızkı temin etmenin vesilesi de insanın çabası, çalışmasıdır. İnsan gayreti ile kendi rızkına, Allah’ın tüm canlılara pay ettiği rızıktan kendi payına düşene ulaşabilecektir.
Bu nedenle atalarımız; “Gezen çakal yatan aslandan kârdadır.” demişlerdir. Nasıl ki çakal yiyecek bir lokma bulmak için dağ taş, dere tepe gezip gayret gösteriyorsa insanoğlu da onun misali gayret ve çaba gösterecek ki nasibini yakalayabilsin.
Yoksa “nasibim” dediği ve kendisini bulmasını beklediği şeyler kelebek misali elinden uçar gider de haberi bile olmaz.
Sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir ömür dileklerimizle efendim.
#Alpaslan Demir
İstanbul-15.08.2025
#Barınajans #Barinajans #Şaka #Ak Parti #Imam #Wilfried Singo #GalatasrayaTransfer Şart #GÖZvFB #17Ağustosa1999 #Göztepe #PremierLigTSL #Yeni Kol #Talisca #Hakem #Furkan #Duran #Şeriat #Khamzat #Islam #Yapı #Halis Karataş #Putin #GeliboluYanıyor
#Jrokez #Mekanı Cennet #Beşiktaş-Eyüpsor #Oğuzhan #Umut Bozak #MemurAnkaraYolunda #HırtSorununuÇözün #HırtSorununuÇözün #Abraham #SefaletTeklifineCevabımızGrev #Emrecan Terzi #Kenan Imirzalıoğlu #İsmail #Kartal #ÜcretliÖgrtmnAçlıkTablosu #MemurMeydanda #RafaSilva #VakıfbankAdaleteGel #trtsporstüdyosu #Göztepe #Tanju #Sancho #Abraham #Ofsayt #Mourinho #Devlet Bahçeli #EkAtamaSesiUrfada #TurkiyeKademeDiyor
Evet 261 Kişi
Hayır 8 Kişi