Bu yazıyı yazmamdaki en önemli sebep yaklaşık otuz yıllık öğretmenlik yaşamımdaki gözlem ve deneyimlerimden hareketle vefası ve sadakati büyük Türk Milletine ve Türkiye Cumhuriyeti Devletine olan öğretmen arkadaşlarımı yad etmek ve onların olaylar karşısında gösterdikleri tavır ve yaklaşımlarının bizler için yol gösterici nitelikte olmasından dolayıdır.
Okullar ve resmi kuruluşlar devletin kurumları olması hasabiyle burada görev yapanlar da devletin kanun ve yönetmeliklerinin verdiği yetkileri kullanan görevlileridir. Maalesef yakın ya da uzak tarihi geçmişimize baktığımızda bu en temel resmi bağlılık ilkesinin bilerek, kasten ihlal edildiği dönemleri yaşadık. Bir kısım insanlar devletin değil de şunun, bunun memuru olarak şuna buna insan kazandırmak için görev yaparlarken U. K. B. gibi arkadaşlarımız hem bu yanlış uygulamalarla mücadele ediyor hem de öğrencilerini hayata hazırlamak, onlara davranış kazandırmak için çaba gösteriyordu. Hatta bu arkadaşlar çocukların dinlerini ve değerlerini sahih, güvenilir kaynaklardan öğrenmeleri için uğraşırlarken okul ve cami çevrelerine giren sapkın insanların propaganda faaliyetlerinden de korumaya çalışıyorlardı. Bir kısım insanlar tıpkı 12 Eylül öncesinde olduğu gibi suya sabuna dokunmadan görev yaparken bu Türk Milliyetçisi öğretmenler kendilerine zarar gelme pahasına özveriyle ve layıkıyla görevlerini yapıyordu. Eğitim ve din kurumu devletlerin en önemli ve temel kurumlarıdır. Bu kurumlar, günlük siyasetin nüfuz etmemesi gereken milli,manevi, ahlaki ve ilmi devlet kurumlarıdır. Bu kurumlarda oluşacak bozulmalar toplumun hem bugünü hem de geleceği açısından derin yaralar açabilmektedir. Sağlıklı, huzurlu, refah düzeyi yüksek bir toplum olabilmek için sadece ekonominin verilerine bakmak, indirgemeci bir yaklaşımla toplumu analiz etmektir. Bu yüzden sosyolojik anlamda toplumu analiz edip değerlendirmek için bütüncül bakmak gerekir. Bugün ülkemizde Milli Eğitim Bakanlığı çok önemli yenilikler ve hizmetler gerçekleştirmektedir. Gelecekte daha iyi yetişmiş, liyakatli gençler ülkemizi Atatürk 'ün hedef olarak gösterdiği en gelişmiş medeniyetler seviyesine çıkaracaktır. Maalesef ideolojik ve politik dogmatizm yapılan bu önemli hizmetleri ya görmemekte ya da yanlış görmektedir. Bizler eğitimciler olarak sadece olumsuzluklara takılıp kalmadan ümitvar olmalıyız. Bir öğretmenin öğrencilerinden olumlu bir beklentisi yoksa onun eğitimcilik vasfı bitmiş demektir. Bizler ortak hedef ve paydalarımız için gereken çabayı göstermeli ve kendimizi yenilemeliyiz. Devletin yetkili kurumları donanımlı insanlara gerekli liyakatları vererek kurumsal işleyişin daha iyi olmasını sağlamalıdır. Dün devletine ihanet edenler olduğu gibi bugün ve yarın da ihanet etmek isteyenler olacaktır. Burada önemli olan bu tür oluşumlara karşı devletin gerekli tedbirleri almış olmasıdır. Bizler çocuklarımızı amaç değerlerle, ortak insani ve milli değerlerle yetiştirirsek bu tür olaylarla karşılaşma olsılığımız azalır. Maalesef dün olduğu gibi bugün de hem içeriden hem de dışarıdan şer odakları toplumumuzu ayrıştırmak, bölüp parçalamak için yine haince planlar yapmaktadır. Bizler bu hainlere karşı çok uyanık olmak zorundayız. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin büyümesini, Türk Devletlerinin büyümesini hem bölgesel hem de uluslararası bir güç olmasını kimlerin isteyip kimlerin istemediğini bilerek hareket etmeliyiz. Türk Milliyetçileri dün olduğu gibi bugün de bu uğurda gerekli olan çabaları hem ferdi hem de kuruluşları aracılığıyla göstermektedir. Ferdi planda tıpkı U. K. B., M. S., gibi öğretmenlerimiz okul yurtlarında, dersliklerde, spor sahalarında öğrencilerine rehberlik ederek rol model olmuşlardır. Çünkü Onlar Büyük Türk Milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti 'nin öğretmeni olmaktan gurur duyan vefalı ve sadakatli öğretmenlerdir.
#SONDAKİKA #Cevahir #Çerkezköy #ÜmitÖzdağYalnızDeğildir #PesEtmiyoruz #otduedeiskencevar #Mete #Pkiachu #şuhalde #RTÜK #Paçavra #Halk TV #Sözcü TV #Fatih ALtayli #Mete #Açlık #Tele 1 #Rümeysa Öztürk #Sırrı #Mecliste #Lisans #Geçmiş #Devlet Bahçeli #EmekliMemur #Sudan #Hayırlı