Allah’ın biz aciz kullarını rızıklandırmasından, bizi nimetleriyle donatmasından kasıt sadece temel gıda ihtiyacımızı karşılaması mıdır?
“Rızık” denildiğinde insanın hayatı boyunca faydalandığı her türlü nimeti, güzelliği, kendisine ihsan edilen hayatı, emrine sunulan imkânları ve içinde bulunduğu doğayı aklımıza getirmeliyiz. 
Sağlıklı bir şekilde nefes alıp vermek de bir rızıktır, okunan bir metni anlamak da… 
İnsanın duygu ve düşüncelerini karşısındakine doğru ve anlaşılabilir bir şekilde aktarabilmesi de bir rızıktır, muhatap olduğu insanları doğru olarak anlayabilmesi de...

Allah’ın biz aciz kullarına bahşettiği rızkı sadece temel tüketim malzemesi olarak görmek; başta yaratılışımız olmak üzere Yüce Allah’ın sonsuz kudreti ile yaratmış olduğu kâinatı görmezden gelmek olur diye düşünüyorum.

Düşünebilmek de bir rızıktır konuşabilmek de... 
İçi boş konuşmalarla karşıdakine hiçbir fayda sağlayamayanlar o rızıktan yeterince faydalanamamış demektir. 
Aynı şekilde yazdıkları ile okuyucusuna fayda sağlayamayan, okuyanda yeni duygu, düşünce ve bilginin oluşmasına zemin hazırlamayan yazarlar; akıl, düşünce ve bilgi rızkından/nimetinden yeterince istifade edememiş demektir.

Verilen nimetin zekâtının kendi cinsinden olması gerektiğini söyler büyüklerimiz. 
Yani bir nevi rızkın zekâtı bahşedilen rızkın cinsinden olmalıdır. 
Allah bizi ne ile rızıklandırmış, bize hangi imkânları sunmuş ise onun zekâtı da verilen o nimetin aynıyla mütekabil olmalıdır. 
Genç yaşlardaysak yaş almışlarımıza yardım ederek, 
Sağlıklıysak hasta olan kardeşlerimizin ihtiyaçlarını gidererek, 
Bilgili olduğumuz bir konuda talep edenle bildiklerimizi paylaşarak 
Hatta ve hatta arabamız varsa komşumuzu gideceği yere bırakarak bile bunu yapabiliriz.

İlim ve bilgi paylaşılırken maddi menfaat ve çıkarlar ön planda tutulmamalıdır. 
Maalesef günümüzde birçok yanlış davranışa tanık oluyoruz. 
İnsanlar en hassas noktalarından, din ve inanç yönünden istismar ediliyor. 
Dinî duygu ve hassasiyetler istismar edilerek haksız kazanç kapısı oluşturulmaya çalışılıyor.

Bu konu ile ilgili bir hatıramı paylaşmak isterim:
Bir gün aile meclisinde otururken o an için açık olan TV ekranında bir tanıtım belirdi: 
“Kargo ücretini ödeyene Kur’an-ı Kerim bedava!”
Bu slogan sıklıkla tekrarlanıyor, ekranda bir telefon numarası paylaşılıyordu. 
O an için çalıştığım kurumda ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak üzere yaklaşık yüz adet Kur’an-ı Kerim’e ihtiyacım vardı. Ne güzel bir kampanya, diye düşündüm. 
Reklamlarda bir adet Kur’an-ı Kerim’i kargo ücreti olan 25 lira karşılığında göndereceklerini iddia ediyorlardı. 
Ben de kendimce bir hesap yaptım: Toplu alım yaparsam kargo maliyeti düşüyor, fiyat ucuzluyordu. Hatta, kırtasiye işi ile uğraşan arkadaşlarımın anlaşmalı olduğu kargo firması ile nakliyeyi sağlar, arkadaşlarımı da taşımaya sponsor yaparsam bahse konu Kur’an-ı Kerim’leri maliyetsiz bir şekilde edinebileceğim çıktı ortaya. 
Ekranda paylaşılan numarayı aradım Bir hanımefendi açtı telefonu. Düşüncemi anlattım. “Eğer uygun bir kargo maliyeti çıkacaksa hemen alabilirim.” dedim. 
Karşımdaki hanımefendi; “O zaman size tanesini 20 liradan göndeririz.” cevabını verdi. 
Ben de “Hani kargo ücretini karşılayana bedava gönderecektiniz. Ben kargo için sponsor ayarlayacağım. Bu ücret de nereden çıktı?” diye sordum. 
Konuyu bana izah etmeye çalıştığında ise televizyonda yapılan yayın ile hakikatin farklı olduğunu anladım. 
Yapılan tamamen aldatmadan ibaretti. Kargo ücreti olduğu iddia edilen fiyat, gerçekte satış fiyatı idi. İnsanları bu şekilde kandırarak haksız kazanç elde etmeye çalışıyorlardı.

İnsanlığın kendini kıyamete hazırlama telaşından çok kıyametin gelişini kolaylaştırmak gibi bir çaba içinde olması ne kadar vahim bir durumdu!.. 
Üslubunca tepkimi dile getirerek görüşmeyi sonlandırdım.

Kutsal kitabımızın bile maddi çıkarlar için araç olarak kullanıldığı günümüzde en hassas olmamız gereken konunun, sahip olduğumuz nimetin ve imkânın zekatını en doğru şekilde vermek olduğunu düşünüyorum.

Allah’ın bize lütfettiği bilgiyi, birikimi insanlarla paylaşırken inancımıza ve insanlığımıza yakışır şekilde hareket etmeliyiz. 
Şu üç günlük dünyada ihtiyacımızdan fazlasına göz dikmemeli, biriktirmek yerine ihtiyaç sahipleri ile paylaşmalıyız.

Rızkımızı verecek olan Allah’tır. 
Her alanda bol bol vermek O’nun ihsanındandır. 
Eğer rızkı verenin Hüda olduğuna gerçekten inanıyorsak, yarınımızdan endişe ederek biriktirme hırsına kapılmamalıyız.

Doğada ihtiyacı dışında birikim yapan başka bir canlı gözlenmemiştir demiştik. 
Ama insanoğlu öyle mi? Bir vadi dolusu altını olsa gözünü ikincisine dikiyor.

Nefsin arzu etmesi, dünya malına tamah etmesi gayet normal. Bu, nefsin görevi… 
Önemli olan Allah Resulünün buyurduğu gibi, küçük cihattan ziyade büyük cihatta başarılı olabilmektir. 
Büyük cihat ise nefis ile yapılan mücadeledir. 
Allah, nefsimiz ile mücadelemizde başarılı olmayı nasip eylesin. (Âmin)

Alpaslan Demir
İstanbul-11.04.2025

#SONDAKİKA #DansEğitimiDeğilİstismar #GenelAf #2024KPSS #KKTC #Əliyevanın #MEByazıklarolsun #BirGeceMasalı #Dino #Müjde #Kıbrıs #Revize #İklim Kanunu #Behzat Ç  #Kabine Toplantısı #Erken Seçim #KabineyeAFÇağrımız #CumhurbaşkanımMEBe68BinAtama #Müjde #KademeKanayanYaradır #Sponsor