Suriye’de Şam yönetimi ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında varılan anlaşma, sahadaki dengeleri değiştirme potansiyeline sahip. Ancak asıl önemli nokta, bu sürecin kimin tarafından koordine edildiği ve perde arkasında hangi güçlerin yönlendirme yaptığıdır.
Son gelişmeler, operasyonun asıl koordinasyonunun CENTCOM (ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı) tarafından yürütüldüğünü açıkça göstermektedir. Anlaşma imzalanmadan hemen önce CENTCOM Komutanı Orgeneral Michael Erik Kurilla'nın SDG liderleriyle yaptığı görüşme, ABD’nin sürecin içinde nasıl bir pozisyon aldığını gözler önüne sermektedir.
CENTCOM’un Rolü ve Stratejik Hesapları
ABD’nin askeri varlığının en önemli temsilcisi olan CENTCOM, bölgedeki krizleri Washington’un çıkarları doğrultusunda yönetmek için en etkili mekanizmalardan biridir. CENTCOM’un SDG ile yaptığı bu görüşme, operasyonel sürecin sadece Şam ve SDG arasında şekillenmediğini, ABD’nin yönlendirdiği bir çerçeve içinde ilerlediğini göstermektedir.
Bu, Suriye’deki güç dengesini ABD çıkarları doğrultusunda şekillendirme çabasıdır. N, bölgede askeri varlığını sürdürebilmek için SDG’yi bir müttefik olarak elinde tutmaya çalışmaktadır. Ancak bu durum, Türkiye'nin ulusal güvenliği açısından büyük bir soru işareti doğurmaktadır.
Türkiye’nin Pozisyonu: Denge mi, Müdahale mi?
Ankara uzun zamandır PKK’nın Suriye kolu olan YPG’nin SDG çatısı altında ABD’den aldığı desteği sorgulamaktadır. Şimdi ise bu desteğin sahada nasıl bir yapı oluşturduğu netleşmektedir: SDG, kendi kararlarını veren bir aktör olmaktan çok, CENTCOM’un yönlendirdiği bir yapı olarak hareket etmektedir.
Bu anlaşmanın Türkiye açısından doğurduğu iki kritik soru vardır:
SDG tamamen silahsızlandırılacak mı, yoksa ABD’nin denetiminde “dönüştürülerek” varlığını sürdürecek mi?
Türkiye, sınır güvenliği için daha sert adımlar atmalı mı, yoksa diplomatik yollarla süreci etkilemeye mi çalışmalı?
Eğer CENTCOM, SDG’nin Şam yönetimine entegrasyonunu kontrol etmeye devam ederse, bu süreç Türkiye’nin sınır güvenliğini tam anlamıyla sağlamasını engelleyebilir.
Sonuç: Türkiye’nin Güçlü Bir Stratejiye İhtiyacı Var
Şu an Ankara’nın elinde iki seçenek bulunuyor:
Diplomatik olarak süreci etkilemek ve CENTCOM’un bölgedeki gücünü dengelemek.
Askeri baskıyı sürdürerek CENTCOM-SDG arasındaki bağı zayıflatmak.
Türkiye’nin ulusal güvenliği açısından SDG'nin kontrolünün kime geçeceği, PKK bağlantısının ne olacağı ve CENTCOM’un bu süreçte ne kadar belirleyici olacağı hayati önem taşımaktadır.
Bu yüzden, Ankara’nın sadece diplomasi ile yetinmeyip sahadaki durumu da aktif olarak yönlendirmesi gerekmektedir. SDG'nin gerçek anlamda silahsızlandırılmadığı bir senaryoda, Türkiye’nin bölgedeki güvenlik riskleri artacaktır.
Unutulmamalıdır ki, CENTCOM’un yönettiği bir süreç, Washington’un çıkarlarına hizmet eder. Türkiye'nin çıkarlarını ise ancak Türkiye’nin aktif müdahalesi koruyabilir.
ULUSLARARASI İLİŞKİLER UZMANI
MEHMET EMİR AKSOY
#Ermenistan #motorin #konut #Mehmet Akif Ersoy #İyilik Haftası #Başın #Boş Yapma Ekrem #Suriye #Suriye Turkmenleri #Suriye Türkmen Cephesi #Gazi #MEB68BinYoksaOyYok #CLVolleyW #İran #ATMACA #Vargas #Mehmet Akif Ersöz #Başın #İstiklal Marşı #Aslı #GenelAf YeniBirŞans #dolduruşagelmem #UzmanÇavuş #Aile #Cevap Verin #Mehmet Emir Aksoy Mehmet Emir Aksoy #Azerbaycan #Bakü #Üsküdar #Kostic #SağlıkÇalışanları #Yunus #14MartTıpBayramı #HayırlıCumalar #şinasiyirtsever #Cerny #En Nesyri #Komutan #Norveçli #Avrupa'da #Tugay #Szymanski #Sayın #imamoğlu #Putin #Başkanım #Sn Bahçeli AFsözüVar