Sosyal medyanın ve günümüzün medya dünyasının kirli yönleriyle dolup taşan bir ortamda, bazılarının güzel şeyler paylaşmamdan rahatsız olduğunu fark ediyorum. Herkes biliyor ki, bugünün dünyasında ahlaksızlık, hırsızlık, bölücülük, ayrımcılık ve yozlaşma gibi olgular herkesin dilinde ve birçok kişi bunları normalleştiriyor. Evet, saldırgan dille, çirkin söylemlerle, kirli ifadelerle, iftira ve yalanla da popüler olabilirim. İnsanları öfkeyle harekete geçirebilir, onları kutuplaştırarak hızla yüzbinlere ulaşabilirim. İyi de para kazanırım. Ki, benim de buna ihtiyacım var. Ama ben bunu yapmak istemiyorum ve asla yapmam.
Unutmayın, parayla alınmayan değerler var ve ben bunları asla satmam.
Yapabilirdim. Eğer bu yolu seçseydim, bir makalemle çok rahat birkaç evim, arabam, çiftliğim olurdu. Hele ki Azerbaycan’da ve Türkiye'de bu, bir seçenek haline gelmişken… Hem para kazanır, hem de siyasetle yoğrulmuş, ideolojik körlükle donanmış, sadece çıkarları için çalışan insanlar tarafından "kahraman" ilan edilirdim. Ancak bu yol, benim yolum değil.
Benim yolum, güzel ve iyi şeyleri paylaşmak, yazmak. Çünkü bu toplumu birleştiren, değerlerini yüceltip gençlere doğru örnek olacak şeyler var. Bizim çocuklarımıza sadece bağıran, küfreden, bölücülüğü normalleştiren, agresif insanlar değil, aynı zamanda doğruyu söyleyen, ahlaklı kalan insanları da göstermemiz gerekiyor. Onlara bölücülüğe dayalı siyasal partizanlığı değil, insanlığı, doğruluğu ve iyiliği savunanları da örnek göstermeliyiz.
Hayat, yalnızca bir partinin koridorlarında yaşanmaz. Hayat, dünyada hep birlikte nefes aldığımız, ortak değerlerimize sahip çıkmamız gereken bir alandır. Ve ben, bu dünyada düzgün bir dil kullanarak da doğruyu söylemenin mümkün olduğunu kanıtlamak istiyorum. Ne olursa olsun, makalelerimde ve sosyal medyamda önüme çıkan güzel şeyleri paylaşacağım. Etkili, ahlaklı çocuklar, vatansever insanlar, eğitimde başarılı olmuş insanlar gördüğümde, bunu yazıp paylaşacağım. Çünkü bu, sadece bireyler için değil, toplumun tüm fertleri için büyük bir katkıdır.
Fakat bazı insanlar bu değerleri çok farklı bir perspektiften görüyor. Kusura bakmayın ama, ülkelerinin servetini talan eden, milyonları altına koyarak evlatlarına yüz yıl sonrasına bile yaşam imkânı yaratan kişilerin iktidar olması için, ben sokağa çıkıp polisime hakaret etmem ya da bir partinin iktidarda kalması için kendimi yıpratmam. Çünkü o insanların, benim savunmama dahi ihtiyaçları yok. İsterlerse, ülkedeki tüm avukatları paralarıyla tutar, kendilerini savundururlar.
O yüzden de bana kimse şu kişiden yaz, bu kişiden neden yazmadın demesin. Ben Azerbaycan için de, Türkiye için de, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve tüm Türk dünyası için siyasal partizanlığa, yandaşlığa kapalı bir gazeteciyim. Tek amacım, Türklerin, Türk dünyasının birliği ve devletlerimin her mecrada bayraklarının birlikte dalgalanmasıdır. Kendimi bildim bileli bunun için savaştım. Birileri zamanda imkansız dediğine ben hep inandım. Çünkü ben damarında akan kanın gücüne inanan, inançlı insanlardanım. Birileri gibi yabancı ideolojiler ve çakma "dincilik", "milliyetçilik" peşinde koşup kendimi modern göstermek isteyenlerden değilim.
Benim için değişim sandıkta olur. Her fırsatta dilinizden düşürmediğiniz demokrasi budur. Tatile gitmek değil, sandığa gidip oy kullanmak ve sonra ağlamamak gerekir. Desteklediğim kişinin yenilgisini kabul edip, bir sonraki seçime aslanlar gibi hazırlanmak gerekir.
Geçmişine bağlı atalarının evladı, bugün Türk dünyasının birliği için, geleceğimiz olan gençlere sağlam bir dünya bırakmak için mücadele veren insanların kardeşiyim. Geleceğimizi emin ellerde taşıyacak gençliğimizin, düne bakarken bana küfür etmesini istemem. Öbür dünyaya geçerken karşılaşacağım atalarımın yüzüme tükürerek "utanmadın mı, bizlerin sana koyup geldiğimiz birliğimizi bölmeye?" diye sormasından korkarım. Topraklarımız bölünse de paramparça olsa da herkes çok iyi bilir ki biz Türkler, nerede doğarsak doğalım, birimizin sesi geldiğinde o birimizin içerisinden "Can kardeş" kelimesi geçer.
Maalesef bugün, bağımsız olan, bölünmeyen Türk topraklarında o birliği böldüler. Hem de bizden görünen "dinci", "Türkçü", "Atatürkçü" ajanların idare ettiği mangurtlaşmış, siyasallaşmış partizanların eliyle.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.