Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı, gazetecilerle yaptığı görüşmede Filistin meselesi üzerinden Azerbaycan ve Türkiye’ye saldıranlara net ve anlamlı bir mesaj verdi.
Doğrudur, İsrail lobisinin fonlarıyla gazetecilik yapan bazı çevreler yine olayı tek taraflı biçimde yansıtmaya çalıştı. Hacıyev, “kardeşin kardeşe saldırmaması gerektiğini” vurgularken sadece Türkiye’den gelen eleştirileri değil, Azerbaycan’dan yükselen saldırıları da kastetmişti. Ancak bazı gazeteciler sorularında özellikle “Türkiye’den eleştiriler var” vurgusu yaptıkları için cevabı da bu doğrultuda şekillendi. İsrailci sosyal medya hesapları ise bu yanıtı kasıtlı olarak çarpıtıp tek yönlü göstermeye çalışıyor.
Gelelim esas meseleye:
Hacıyev, 1980’li yıllarda Filistin kamplarında ASALA’nın eğitim gördüğünü belirtse de, açıkça o dönemin solcu militan kamplarının, bugünkü muhafazakâr Gazze halkıyla hiçbir ilgisinin olmadığını net şekilde ifade etti. Karabağ meselesinde her fırsatta Azerbaycan’ı İsrail’le ilişkilendirmeye çalışanlara karşılık, bu savaşta Türkiye’nin Azerbaycan’la omuz omuza olduğunu ve hiçbir alanda yalnız bırakmadığını vurguladı.
“Evet, İsrail’den silah aldık ama parasını verdik, satın aldık” diyerek bu konunun da altını özellikle çizdi. Aynı zamanda Sovyetler Birliği sonrası İsrail’e göç eden, Azerbaycan doğumlu Yahudi vatandaşlara da değinerek, aylardır İsrail ve Azerbaycan ilişkileri üzerinden oluşturulmaya çalışılan “Yahudilerin İsrail'de Azerbaycan’ı desteklediği” algısının Netanyahu ve hükümetinin politikalarıyla ilgisi olmadığını ima etti.
ABD’deki İsrail lobisinin zaman zaman Azerbaycan’a destek verdiğini söyledi. Ancak bu lobinin baskısıyla 907. Maddenin hayata geçirilip Azerbaycan’ın İsrail’e bağımlı hale getirildiğini elbette söylemedi; çünkü mevcut devlet politikası böyle bir açıklamaya izin vermez.
Hacıyev ayrıca, yıllardır yazdığım gibi, Azerbaycan’ın Gazze ve Filistin halkına verdiği desteği açıkça dile getirdi. Böylece Azerbaycan’ı İsrail’in kuyruğuna bağlamaya çalışan İsrailci ve İrancı çevrelere karşı güçlü bir “artık yeter” mesajı verdi.
Konuşmasının her bölümünde, “İsrail’le kardeşlik” gibi yapay söylemleri ortaya atan, Filistin’e saldıran gazetecilere ve sosyal medyada finomenlerine setir altı “Azerbaycan’ı yalanlarınızla hedef göstermeyin” deyirdi. Ama malum çevreler durur mu? Hemen Hacıyev’in bu açıklamalarını İsrail yanlısı gibi lanse ederek Azerbaycan’a hakaret kampanyası başlatmaya giriştiler.
Değerli Hacıyev, bu tartışmaları bitirmenin bir yolu var:
Azerbaycan’ın baş tacı ettiği bazı Azerbaycan kökenli gazetecilere, “ İsrail’in tabanın yalamayın !” demek gerekiyor. Aynı şekilde Türkiye tarafından da Sayın Fahrettin Altun’un, bazı gazetecilere ve sosyal medya finomenlerine “Artık yeter, İran ve İngilizlerin ayaklarını yalamayın!” demesi lazım.
Bu iki adım atıldıktan sonra, yabancı istihbaratlara çalışan kuklaların oyun kurması mümkün olmayacaktır.
Heydar Aliyev’in yıllarca uzak durduğu ve ancak iki yıl önce büyükelçilik açtığımız İsrail’le Azerbaycan’ı yapay şekilde ilişkilendirerek hakarete maruz bırakan Rusçu “Azerbaycancı”lardan; Azerbaycan’a saldırarak Türkiye’yi hedef göstermeye çalışan İrancı ve İngilizci çevrelerden kurtulmanın tek yolu budur.
Türkiye’siz bir Azerbaycan, Azerbaycan’sız bir Türkiye olmayacağını düşman bizden daha iyi biliyor. Biz birlikte güçlüyüz.
Azerbaycan’ın İsrail’e değil, İsrail’in Azerbaycan ve Türkiye’yi bölmek için içimizdeki hainlere ihtiyacı var. Bu yüzden günlerdir “Azerbaycan yanlısı” gibi görünen hesaplarla tweetler atıp, bu tweetlerin altına da “Türkiyeci” görünen hesaplarla yorum yaptırarak, hem Türkiye’ye hem Azerbaycan’a küfür ettiriyorlar.
@presidentaz @1VicePresident @RTErdogan etiketlenerek hedef haline getiriliyorlar.