ABD ve Rusya'dan gelen iki önerinin bu bağlamda ciddi yankıları var. Özellikle Kafkasya'nın jeopolitik kaderi konusunda bazı sorular gündeme geliyor.
Güney Kafkasya'da şu anda bölgesel güvenliğin güçlendirilmesi süreci yaşanıyor. Dün dokunulmaz kabul edilen formatlar ve modeller değiştiriliyor, yeniden değerlendiriliyor. Bölgede geleneksel olarak faaliyet gösteren aktörlerin yanı sıra Kafkasya'ya ilişkin hırs ve fikirlere sahip yeni aktörler ortaya çıkıyor.
Yaşananlar 107 yıl öncesini hatırlatıyor. Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere, Fransa, Rusya ve Almanya gibi işgalci güçler, Güney Kafkasya'ya sızmak için fırsat kolluyor, entrikalar çeviriyor ve diğer ülkelerin çıkarlarına hizmet eden Taşnakların, komünistlerin ve Sosyalist Devrimcilerin hain faaliyetlerinden yararlanmaya çalışıyorlardı. Azerbaycan'ın durumunun zor olduğu ve topraklarının işgal altında olduğu o dönemde, 1918 yılında Nuru Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu'nun Azerbaycan'a gelmesi, ülkenin İngiliz, Rus ve Taşnak Ermeni esaretinden kurtulmasını sağladı.
Tarih tekerrür ediyor
Bilindiği üzere, 14 Ocak'ta Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan ile ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Washington'daki ABD Dışişleri Bakanlığı'nda iki ülke arasında stratejik ortaklık anlaşması imzalamıştı. Anlaşmanın imzalanmasından önce basın mensuplarına açıklama yapan ABD Dışişleri Bakanı Blinken, bu anlaşmanın iki ülke ilişkilerinde yeni bir dönemin kapısını araladığını vurguladı: "Bu anlaşma hem ülkelerimiz hem de bölgemiz açısından faydalıdır. İmzaladığımız stratejik ortaklık anlaşması, daha güçlü, daha barışçıl ve daha bağımsız bir Güney Kafkasya'ya katkı sağlayacak."
Blinken, ABD'nin önümüzdeki ay Ermenistan'a sınır güvenliği konusunda ortak çalışma yürütmek üzere özel bir sınır koruma ekibi göndereceğini belirterek, "Bu yöndeki çalışmalarımızı güçlendireceğiz." dedi.
Görünen o ki Washington, bölgedeki çıkarlarını Ermenistan üzerinden sürdürmeyi planlıyor. Washington'un bölgeden ne kadar uzakta olursa olsun küresel bir güç olduğu ve çıkarlarının bölge üzerinde etkili olduğu düşünüldüğünde, bölgedeki diğer devletler, özellikle Rusya ve İran tarafından bu belgeye karşı bazı açıklamalar yapılıyor.
Üç gün sonra Rusya ve İran cumhurbaşkanları Vladimir Putin ile Mesud Pezeshkian Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması'nı imzaladılar. Tören, Kremlin'de yapılan görüşmelerin ardından gerçekleşti.
Belgenin, Moskova ile Tahran arasındaki ilişkileri yeni bir boyuta taşıması bekleniyor. Anlaşma aynı zamanda uzun vadede iş birliğinin daha da geliştirilmesine yönelik hukuki bir çerçeve oluşturuyor. Her iki ülke yetkililerinden alınan bilgiye göre, anlaşma savunma, terörle mücadele, enerji, finans, ulaştırma, sanayi, tarım, kültür, bilim ve teknoloji gibi tüm alanları kapsıyor.
Yerel ve uluslararası uzmanlar, imzalanan her iki belgenin, büyük güçlerin Kafkasya'da güçlerini pekiştirme mücadelesinin bir göstergesi olduğu görüşünde. Pek çok kişi bu anlaşmaların bölgeye olumsuz etkileri olacağı görüşünü paylaşıyor.
Dolayısıyla Güney Kafkasya mücadelesinde çıkar gruplarının oluşmaya başladığını görüyoruz. Mesela Rusya ile İran arasında bir ortaklık anlaşması imzalanıyor, ancak İran Dışişleri Bakanı bunun Rusya ile askeri işbirliği anlamına gelmediğini söylüyor. Ama Moskova-Tahran askeri ittifakı tam da bu anlama geliyor. İran-Rusya anlaşmasının zamanlama açısından Washington-Erivan anlaşmasıyla aynı zamana denk gelmesi tesadüf değil. Belirtildiği üzere, süreçlere genel bağlamda baktığımızda Güney Kafkasya’da bir Ermenistan-Batı koalisyonu ile bir İran-Rusya koalisyonunun ortaya çıktığını görüyoruz. Peki şimdi soru şu: Azerbaycan ne yapmalı? Elbette ki bizim atıfta bulunacağımız Azerbaycan-Türkiye stratejik ortaklık muhtırası, yani Şuşa Deklarasyonu'dur.
Artık Azerbaycan için güvenlik konuları daha yüksek bir öncelik haline gelmiştir ve bu çok ciddi bir öneme sahiptir. Belirtildiği üzere, Güney Kafkasya çevresinde koalisyonlar, ortaklık ittifakları ve müttefik gruplar halihazırda oluşmuştur:
1. Ermenistan-Batı Koalisyonu;
2. Rusya-İran Birliği;
3. Azerbaycan-Türkiye Birliği.
Güney Kafkasya mücadelesinin bu üç format arasında gerçekleşeceğine inanıyoruz.