FETÖ bugün, 15 Temmuz’dan bile daha tehlikeli bir yapıya dönüşmüştür. AK Parti iktidarının ilk yıllarında devlet, bu yapının maskesini düşürmek için bilinçli şekilde alan tanıdı. Onlar da bu rahatlıkla tüm kartlarını açık oynamaya başladılar. Artık gizlenmeye ihtiyaç duymuyorlardı, çünkü devlete tamamen hâkim olacaklarına inanıyorlardı.

İnlerinden çıktılar. “Hizmet” ve “eğitim” maskesini yırtarak gerçek yüzlerini gösterdiler. Açıkta olan düşmanı temizlemek kolaydır; fakat FETÖ bugün klasik anlamda bir örgüt olmanın ötesine geçmiştir. Artık dış güçler tarafından yönlendirilen, Türkiye düşmanlarını bir araya getiren küresel bir merkez hâline gelmiştir.

Kırk yılı aşkın süredir CIA tarafından özenle hazırlanan casus şebekelerinin neredeyse tamamı bugün FETÖ çatısı altında organize olmuştur. Türkiye'deki herhangi bir toplumsal olayda, hemen harekete geçmeye hazır haldedirler.

Son dönemde bir parti liderinin Cumhurbaşkanına hakaret ederek halkı sokağa çağırmasının arkasında da işte bu plan yatmaktadır. Bu çağrı sadece o partinin kitlesine yapılmış bir çağrı değildir. Bu, FETÖ, DEAŞ, DHKP-C, PKK/YPG gibi yapılar başta olmak üzere, tüm anti-Türk unsurların “hazır olun” çağrısıdır.

Arkasında ise dış güçler vardır:
MOSSAD, ETTE’LĀT, KGB, CIA, MI6 ve diğerleri…
Hepsi ve bunlara hizmet eden casus şebekeleri FETÖ etrafında birleşmiş durumda.

15 Temmuz’da sağcı-solcu fark etmeksizin devletine sahip çıkan halk, bu kez tam tersi bir tabloyla karşı karşıyadır. Türk devletçiliğine düşman olan tüm yapılar birleşmiş durumdadır. Çünkü artık bu, ülke içinde hayırla şerrin nihai savaşıdır.

Sanıldığından daha kalabalıklar. FETÖ’nün uyuyan hücreleri, El-Kaide’nin bağlantıları, DHKP-C’nin yapıları, PKK’nın sızmaları… Hepsi aynı anda aktifleşmeye hazırlanıyor. Çünkü başka çareleri kalmadı. Büyüyen, güçlenen Türkiye onları tehdit ediyor. Onlar biliyor ki; Türkiye büyürse yok olacaklar. Bu yüzden saldırıya mecburlar.

Ama Türkiye de buna karşı durmalıdır. İçinde hainlerin yaşadığı bir ülke, lider ülke olamaz.

Türkiye bugün her şeyden önce milli bir nesil yetiştirmelidir. Bu yapıların faaliyette olduğu sürece, yeni nesiller zehirlenmeye devam edecektir. Güçlü devlet, ancak milli birlikle mümkündür. Bu yüzden her yeni nesil, milli ideolojiyle, vatan sevgisiyle yoğrulmalıdır. Aksi halde bu yapıların propaganda ağları çocuklarımızı, gençlerimizi etkilemeyi sürdürecektir.

Bu yapılar her yerdedir:
Sağda, solda, STK’larda, üniversitelerde, akademik kadrolarda... Her yerde vardırlar ve çok aktiftirler.

Ülkede en ufak bir kriz çıktığında hemen yer altından çıkarlar, provokasyon üretirler. Hatta çatışan tarafların her ikisini de aynı anda yönlendirirler. Yeter ki ülke karışsın, insanlar birbirine düşsün.

Bu nedenle dikkatli olmalıyız.
Her şeyi güçlü devletimize bırakmalı, onun arkasında kararlılıkla durmalıyız.

Çünkü Türkiye’nin bir yüz yıl daha kaybetme lüksü yoktur.
Bugün öyle bir çağdayız ki, bir gün ya da bir ay gecikmek bile bizi bin yıl geriye götürebilir.

Devletimiz doğru yoldadır.
Bir hırsızı aklamak için milleti sokağa dökmeye çalışanların derdi o kişi değil, Türkiye'dir.

Dışarıdaki ağababalarıyla birlikte yükselen bir Türkiye'den rahatsızlık duyuyorlar. Onların hesaplaşması Recep Tayyip Erdoğan ile değil, doğrudan Türkiye Cumhuriyeti Devletiyle, Türk milletinin kaderiyle ilgilidir.

#Abil Babaoğlu 

#Barinajans #HasanBarın

#SONDAKİKA #Bakan ##Süveyda #Memur #Haram #Bedevi #Portekiz 2 #Yarı #Hazırlık #Ares #Karşıyaka #Eray Yazgan #Sınav #Özel #Kamu #İşçi #Aile #Kademeli #YeniYasaKademeOlmalı #BuMuAdalet #Fetö #Adalet #Yalan #İmam