Elvend Nehri’nin kıyısında, suyun kayayla buluştuğu, rüzgârın yüzyılların fısıltısını taşıdığı yerde bir köprü yükseliyor. Bu köprü sadece sultanın tuğlalarıyla değil, şehitlerin kanıyla ve ataların alın teriyle inşa edilmiştir. 1860 yılında Osmanlı döneminde yapılan bu köprü [Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Tarihi], sıradan bir geçit değil, Hanekin kentinin simgesi ve hafızasının bir anıtı olmuştur.
Bugünkü hâline kavuşmadan önce, ustalar onu 60 metre öteye inşa etmeye çalıştı ancak başarısız oldular. O girişimin harabeleri, Türkçede "Kaya" anlamına gelen Kaye adıyla anıldı. Bu kalıntılar, tamamlanmamış olsa bile her girişimin toprağın ve insanın belleğinin bir parçası haline geldiğini hatırlatıyor [Diyar Hurmuzlu, Hanekin Tarihi ve Anıtları Üzerine Makaleler].
Nehir ve köprü adı, Akkoyunlu Devleti’nin kurucusu Uzun Hasan’ın torunlarından Elvend Mirza Oğlu ile ilişkilidir [Minorsky, The Aq Qoyunlu and Land of Iran]. Bu prens, Akkoyunlular ile Safevîler arasında Elvend kıyısında yapılan savaşlarda şehit düşmüştür. Böylece hem nehir hem de köprü onun adıyla anılmış, fedakârlığının ve mirasının sembolü olmuştur [İkbal Aştiyani, İslam Sonrası İran Tarihi].
Hanekin ise sadece bir sınır kasabası değildi; hem Osmanlı hem de Safevî nüfuz alanına giren, büyük güçlerin rekabet ettiği bir coğrafyaydı. Buna rağmen kendi kimliğiyle varlığını sürdürdü. Osmanlı tarihçileri arasında İsmail Hakkı Uzunçarşılı Hanekin’i Osmanlı nüfuz sahasında sayarken, Şerefhan Bitlisi de Şerefname’de Türkmenler ve Akkoyunluların bölgedeki rolünü vurgulamıştır.
Hanekin kuşakları bu tarihten, değerlerin altından daha kıymetli, sözün kılıçtan daha kalıcı olduğunu öğrenmiştir. Elvend Köprüsü bu nedenle sessiz taşlardan ibaret değildir; su ve taş diliyle yazılmış açık bir metindir. Altından akan her damla bir fedakârlık öyküsünü yeniden dile getirir, üzerinden geçen her gölge insana mekânlara kutsallık katanın bizzat kendisi olduğunu hatırlatır.
Bugünkü Hanekin yalnızca bir coğrafya değil, geniş bir kimliktir: Annelerin yüzlerinden, çocukların gülüşlerinden, ninelerin dualarından ve kuşakların hafızasından oluşan bir bütün. İbnü’l-Esîr’in el-Kâmil fi’t-Tarih’te bu topraklar için dediği gibi; burası halkların kavşağı, orduların geçit yeridir. Ancak insanlık belleğinde daima sevginin ve aidiyetin yurdu olarak kalmıştır. Zaman su gibi akıp gitse de, iz taş gibi fırtınalara karşı dimdik durur.
#Barınajans #Barinajans #Hasan Barın #Gökçek #Mansur #Amerika #New York'ta #Hamas #SelimiyeyeDokunma #Meloni #Macron #SumudFilosunuKoruyun #DZvFB #WeAreSumud #Gebze Adliyesi #Aykut #Dinamo Zagreb-Fenerbahçe #Mansur Yavaş #Tedesco #Rafa Silva #Melih Gökçek #Brown #Ederson #Asensio #Çantayı #Nene #Fenerbahçe Beko #Çelik #New York
Evet 244 Kişi
Hayır 8 Kişi