Doğu Türkistan kadınlarının evlerinden erkekleri alınıp yerine Çin erkekleri yerleştirildi.

Çocukları Çin Kültürü’ne uygun yetişsin diye ailelerinden alınıp, kamplara yerleştirildi.

İbadethaneleri yerle bir edildi. Namaz kılanlar cezalandırıldı. İnsanlar dinimizce yasak olan domuz eti yemeye zorlandı.

Evlerinde dinleri olan İslam yayını bulundurmak yasak.

Oruç tutmaya çalışanlara gün içinde zorla  yemek yedirtiliyor, su içirtiliyor.

Olanlara isyan edenler devlet, rejim karşıtı olarak ya hapislere atılıyor, o da olmadı idam ediliyor.

Tecavüzün, kötü muamelenin sınırı yok.

Doğu Türkistanlı kardeşim feryat ediyor: “Dünyada bırakın insana, bırakın hayvana, hiçbir mahlukata yapılmayanlar bize yapılıyor.”

Bu konuyla alakalı, resmi kaynaklar da, şahıslar da, şahsım da bilgi sahibi.

O yüzden, siyasi, dini görüşü gereği tarafız kalamayanları bir yana en tarafsız gözlemcilerin raporları bile  ortada duruyorken; Çin, kendinden olmayan gazeteci ve gözlemcilerin Çin'in bazı bölgelerine girişini yasaklamış olması bile  Çin’e pembe gözlüklerle bakanların, bakmak zorunda hissedenlerin;“bunlar yalan, ABD uydurması” diyenlerin, gerçekler karşısında sıkışıp, "Doğu Türkistanlılar yok şurda bunu yapıyor yok burada da bunu yapıyor" diyerek zorlama terörist yakıştırmalarını, bu yakıştırmalar ispatsız uydurma örneklerle açıklamaya çalışmalarını 
dinlemeyi bırak dinliyormuş gibi bile yapmamalısınız. Zira dinliyormuş gibi yapmak bile orda zulme uğrayan soydaşlarımıza haksızlık olur.

Gerçi bir balina için ayağa kalkan dünya da sessiz!  Ne de olsa bu yapılanlar Türk’e yapılıyor!

Peki kendimize hiç soruyor muyuz, sadece bazı tv kanalları ladetayn bir haberden söz edercesine duyduğumuz Doğu Türkistan hakkında ne kadar bilgimiz var?

Basında hemen hemen hiç haber konusu olmayan Doğu Türkistan ve Doğu Türkistan’da yaşanılanlar olayların evveli nereye dayanır?

Doğu Türkistan Tarihi yüzyıllar öncesine dayanıyor, ama ben sıkmamak için yakın tarihten başlayacağım.

1750’de Çin işgali başlamış ve 1862 tarihine kadar sürmüştür. Bu süre içinde Doğu Türkistan’da 42 isyan hareketi olmuştur. 1863’te Mehmed Yakup Bey, Kaşgar merkez olmak üzere devlet kurmayı başarmıştır. Kurulan bu  devlet Abdülaziz’den yardım istemiş ve  istedikleri yardımı da almış olmakla beraber  en büyük desteği  II. Abdulhamid sağlamıştır.

18 Kasım 1884'te Çin imparatorunun emriyle 19. eyalet olarak Şin-cang (Xin Jian “Yeni Toprak”) adıyla doğrudan İmparatorluğa bağlanmış olan Doğu Türkistan 1931 yılında Kumul kentinde bağımsızlık mücadelesi neticesinde bölgedeki Çinlilere karşı zafer kazanılmış ve 12 Kasım 1933'te Kaşgar'da Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti olarak yeniden kurulmuştur.

Bağımsız olduktan kısa süre sonra Türkiye’yle bağ kurmak istemiş Dışişleri Bakanı Kasım Can,ilk iş olarak Atatürk‘e bir telgraf çekerek: “ Gök Bayraktan Al Bayrağa selam olsun..” demiştir.

1949 Eylül’ünde Doğu Türkistan’daki Çin birliklerinin komünist Çin hükümetine bağlılıklarını bildirmeleri üzerine Çin hiçbir askeri güç kullanmadan Doğu Türkistan’ı işgal etmiştir.

Yani bazılarının söylediği, algıladığı gibi Doğu Türkistan azınlık etnik grup değil, mazisi yüzyıllar öncesine dayanan, yıllarca da Doğu Türkistan adıyla var olmuş, toprakları emperyalist Çin tarafından işgal edilmiş bir devlettir.

Haberlerde küçük haber konusu olacak kadar da küçükte değildir. Türklerin önderi olarak kabul edilen Türkiye’nin yüzölçümü 783.000 kilometrekare iken, Doğu Türkistan yüzölçümü içinde bulunduğumuz an itibariyle 1.828.418 kilometrekaredir. Yani yüzölçümü açısından iki tane Türkiye, bir tane Doğu Türkistan yapmıyor.

Nüfusu; tahmini kırk milyon.

Merak ettim saydım, ekonomi devi AB’ye tam üye yirmi sekiz ülke var. Bunların sadece beş tanesinin nüfusu kırk milyondan fazla. Hatta on tanesini yanyana koyup nüfuslarını toplayın gene otuz milyon yapmıyor.

Ben saydim da yazıyorum; İnanmazsanız sizde sayın.

Görüldüğü üzere; Doğu Türkistan, ne basit haber konusu yapılacak kadar, ne de ABD’nin ekonomik çıkarları gereği, Çin Doğu Türkistan’da baskı uyguluyor diyerek Çin’i sıkıştırmaya çalıştığı, yahut ülkeler arasındaki denge siyaseti yapılacak kadar  basit bir konu ne de yüzölçümü ve nüfus olarak küçük bir ülke!

Enerji kaynaklarının kesiştiği Rusya ve Çin arasında. Çin ile Rusya arasında rekabet konusu olmuş bir bölge.

Çin, hem Uygur tarihinden ders aldığından, hem de herhangi bir karışıklık esnasında tekrar bağımsız olur, korkusunun yanında, zaten zenginlikleri var güçlenirse , bana kafa tutarsa veya enerji kaynaklarını kapitalist ülkelere, özellikle de Rusya’ya kaptırırsam düşüncesiyle, baskılarını yoğunlaştırıp, tek partili ülkede tek tip Çin’li insan projesini gerçekleştirmeye çalışıyor.

Bu olayın ekonomik tarafı.

Bir de tarihi, siyasi tarafı var:

Türk ve Uygur Tarihi’ni iyi bilen Çin, artan Türk Milliyetçiliği’nden haberdar. Tarihte yaşanılanların tekrarından korkan Çin, Türk Milliyetçilik akımının kendine sıçramasından korkuyor. Bu yüzden baskıları arttırıp asimilasyon sürecini etkili ve sonuç alıcı şekilde  kısa tutmaya çalışıyor.

Şunu da söylemeden edemiyeceğim:

Göktürk Kitabeleri’ndeki Çinliler için yapılmış uyarıları dikkate almış, Göktürk Alfabesi’ni unutup  ne yazdığını anlamak için XX. Yüzyıla kadar Danimarkalı dilbilimci Vilhelm Thomsen tarafından okunmasını beklemeseydik, acaba şu an Çin diye bir devlet olur muydu?

Ama ne olursa olsun Doğu Türkistan Türk toprağıdır.

Yol uzun olsa da, geçmişte olduğu gibi, Doğu Türkistan Türk Devleti tekrar kurulacaktır.

Gök bayrağa selam olsun!

Sağlık, huzurla kalın!

#Doğu Türkistan #Uygurlar 

#İsrail #Filistin #Soykırım #altcoin #Trip #Kassam Tugayları #Hakan Fidan #Bebek #Kürt #Talisca #Ethereum #FBvTS #Hakan Fidan Haberimiz Olsun #Fatih Tekke #Osayi Fenerbahçe-Trabzonspor #Penaltı #Tadım #Seçilmiş #Skriniar