Kitabımızda Yahudiler hakkında çok Ayet vardır. Müslümanlarının da Yahudileri sevmez hele hele yapılan camiye dokunmak yürek ister.
Buyrun:
Hz. Ömer’e Yahudinin biri gelir,
“Benim arazime benim iznim olmadan cami yapmışlar” der.
Cami yapımına onay veren kişiyi çağırtır.
-Doğru mu?
–Efendim doğru ama, arazinin sahibi bu şahsa arazinin değerinin çok üstünde para verdik, kabul etmedi.
Hz. Ömer Yahudiye döner;
-Doğru, bana çok para teklif ettiler, ama arazi benim, arazimi satmak istemiyorum istemiyorum.
Deyince görevlilere emrini verir:
-Yıkın camiyi!
Davacı Yahudi, davalı Müslüman ve Devlet konu dört büyük meleğin ilk harflerinden okusan ibadet yeri Cami olsa da;
Dinimizin güzelliğini, adaletini yansıtan Hz. Ömer'in adaleti bu işte!
Bu hikayeden sonra köşe yazıma başlayayım:
Öncelikle şunu söyleme gereği duyuyorum:
Atatürk’ün CHP'nin özellikle de miliiyetçi çizgisinden uzaklaştığı için CHP'ye Ecevit dönemi biteliden beri, yıllardır kırgın ve kızgınım hatta küsüm.
Cumhurbaşkanlığı aday adaylığının, sanki seçilecek olan CHP'nin cumhurbaşkanı olacakmış gibi CHP delegeleriyle seçtirilerek Mahsur Yavaş'ın adaylık konusunda devre dışı bırakılmasına, buna da Ekrem İmamoğlu'nun yeterince karşı çıkmamasından kaynaklı ise de hem CHP'ye hem de Ekrem İmamoğlu'na kırgınım, kızgınım.
Ayrıca da “Kendimi milletine emanet ediyorum” sözü de beni çok etkilemiyor.
Ama;
önemli olan hem bu dünyalık hem ahiretlik, sadece kızgın kırgın olduğuna değil düşmana karşı bile adil olmak gerektiğine inanırım.
Bunlar beni ilgilendiren kişisel konular ve ben sadece bir kişiyim, önemli olan ise devletin dini adalettir; benim kararım değil milletin kararıdır deyip esas konuya geçeyim:
Türkiye ve Türkiye dışından yapılan yorumlarda birçok eksiklikler gördüğüm için bu yapılan yorumlara kendi çapımda nacizane ekleme gereği duydum.
Öncelikle, “İmamoğlu'nun 31 sene sonra diplomasının geçersiz sayılması da, adaylık seçimi öncesi gözaltına alınması da gözaltına alınma şekli de siyasi midir.”
Direk söyleyeceğim, evet siyasidir!
Bunun böyle olması, Türkiye'de bu olan biten kime kazandırır da öte sorulacak soru kime kazandırmaz?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı siyasi geçmişinde de, kendisinin de siyasi arenada fırlaması Erdoğan'a kazandırıp rakiplerine kaybettirdiyse; bu olaylar da Cumhurbaşkanı Erdoğan'a kaybettirir. Bunu, yapılacak ilk anketlerde de göreceğiz.
Yorumcular, İmamoğlu’nun seçimlere arafta bırakmak Cumhurbaşkanlığına aday olamaması, siyasi yasak getirilmesi için yapıldığını savunuyor.
Bunlar çok yanlış yorumlar;
“Ceza kesinleşmeden suçlanan kişi suçlu değildir.” ilkesine göre; ceza bile yese İmamoğlu CHP’nin cumhurbaşkanı adayıdır; çünkü, cezanın veya masumiyetin kesinleşmesi için üç tane üst mahkeme var ve bu da yıllar alır.
Seçimde kazanma mantığına göre ise;
Erdoğan, seçimde karşısında, sol kimliği üzerlerine yerleşmiş bir nevi karşı tarafta olan önce Özgür Özel'i ister sonra ise Ekrem İmamoğlu'nu; seçimde karşısında en son isteyeceği kişi ise kendisinin de oy potansiyeli olan milliyetçi kesimden de oy alacak Mansur Yavaş'tır.
Peki; şu hiç aklınıza geldi mi?
Bu olan biten, İmamoğlu'nun cumhurbaşkanı olması için özellikle ön plana çıkması için yapılıyor olamaz mı?
Kaldı ki, bu yazdıklarımı destekler tarzda en yakın zamanda yapılan anketlerde de Ekrem İmamoğlu'nun oy oranının arttığını da gözlemleyeceksiniz.
Erdoğan'ı özellikle zorlayacak rakip, İmamoğlu değil, milliyetçi çevreden hatta hatta AKP’den de oy alacak kişi, bütün anketlerde İmamoğlu’nun da önünde olan Mahsur Yavaş’tır.
Yapılan anket sonuçlarını baz alarak bu mantıkla baktığımız da
Anketlerde ikinci sırada olan Ekrem İmamoğlu'nun ön plana çıkarılmasıyla bütün anketlerde önde olan Mahsur Yavaş arka plana itililmeye çalışılıyor olamaz mı?
Ama, bu yorumlarım eksikte olsa, haklı da, haksız da olsam, Ekrem İmamoğlu ile ilgili alınan kararların siyasi olduğu fikrimi etkilemez.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açısından kısa zamanda doğacak bir sorun daha;
Hele hele, Cumhurbaşkanı adaylığı için DEM'in oylarına ihtiyacı olduğunu hesap eder ve DEM’'in anayasanın ilk dört maddesinin değişmesi, Öcalan’ın affı, genel afı tartışmaya açacağını düşünürsek kaldı ki açacaklar, bu da; bu konularda sert duran Yavaş'a oy kazandırır; Erdoğan'a farkın daha da açılmasına yol açar.
Sayın Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı adayı olarak Mansur Yavaş'ı istememesine bir sebep te bu diye düşünüyorum.
Bunu ben tahmin ediyor düşünüyorsam Sayın Erdoğan ve kurmayları da tahmin eder, düşünür.
Gelelim en çok konuşulan cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili öngörülerime;
Erdoğan'ın adaylığı TBMM’de 400 milletvekilinin onayıyla olur. Bunun içinde CHP oylarına ihtiyaç var. Bugun AKP üst düzeylerinde yapılan al diplomayı ver Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın adaylığını der gibi “Cumhurbaskanlığı seçilme şartlarından Üniversite mezuniyeti maddesi, ve Sayın Erdoğan'ın Gelin anlaşalım” sözlerinden de anlıyoruz.
Anlaşılacak ne vsr onu da anlamadım, yargıdaki sürecin pazarlığı mı olur suçluysa cezasını çeksin!
Ayriyeten, Ekrem İmamoğlu’nun diploma iptaliyle bir gün önce profesör olan kişi bir gün sonra lise mezunu oldu.
Bu ve bunun gibiler ne olacak?
Şimdiden söylüyorum, diploma konusunda alınan bu kararlar er yada geç bunların hepsi mahkemeden döner.
Günumuzde ise, bence, bu diploma konusunda da iki tarafın anlaşması da mümkün değil.
Dolayısıyla da, kalıyor başka bir olasılık;
360 milletvekilinin onayıyla halk oylamasına gidilmesi;
Daha önce de belirttiğim gibi; anayasa değişikliği seçimi TBMM’den sadece DEM'in oylarıyla geçebilir. DEM’le, yukarıda da yazdım, anlaşmanın gereği DEM’in de istekleri olacaktır. DEM’in istekleri doğrultusunda milliyetçilerin sinir uçlarına dokunacak şartlarda bir anlaşmayı da çok zor görüyorum.
Yanıldım diyelim ki oldu:
Anlaşma olsa da, bu seçimde anayasayı değiştirmek için alacağınız oylama da sonrasındaki seçimlerde oluşacak milliyetçi oy kaybının yaşanması konusunda da baştan potansiyel risk değil çok büyük risk taşıyor.
Diyelim o da oldu;
Bir sekilde farzedelim ki 360’ı bulundu anayasa değişikliği için seçime gidildi. Anayasa değişikliğinin içine herkesin hoşuna gidecek maddeler de konsa Erdoğan'ın lehine sonuç çıkmasını düşük bir ihtimal olarak görüyorum.
Peki o zaman ne olacak;
Benim tanıdığım Cumhurbaşkanı Erdoğan sonuna kadar tekrar aday olmayı zorlayacak, ama zorlasa da, kazanamayacağı seçime gireceğini hiç sanmam, dolayısıyla da aday olmayacak.
Yorumcular, yorumlarını bir kaç ay içinde olacaklarla sınırlıyor. Ben daha uzun sure ile ilgili konuşacağım.
Soru soruyu doğuruyor;
Peki Millet İttifakı’nın adayı kim olacak; bunu da, seçimin olmasına daha yılar olmasına rağmen, bir ay önce yazmıştım; tek yapıyorum
Daha önce de tekrardan yazdığım ve Dost muhabbetlerinde de aylardır dile getirdiğim gibi
Cumhur İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı tabiki Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan olacak diye düşünüyorum.
Aramızda kalsın destekliyorum da!
Son söz:
Şimdiye kadar yazdığım birçok öngörüde haklı çıktım; daha öncekilerde olduğu gibi Devletçi partiler üstü bir mantıkla, Hasan Barın gazetecilik hislerimi ve öngörülerimi yazmaya çalıştım.
Bunlar benim özgün görüş ve öngörülerim; dolayısıyla da,sadece beni bağlar.
Uyarı:
Bir kardeşiniz olarak;
Hoşumuza gitmeyen konularda tepkimizi belirtmek için demokratik Şimdi ben bunu yapıyorum tamam mı ben bakmadan Sen notu verdim birbirinize gösterirseniz yaptıktan sonra birbirinize not ediniz bakmıyorum bile getirme de bana bir bize göster kullanırken, sağduyulu bir şekilde, demokrasi çizgisinde kalmayı; stresli ortamlardan yararlanarak, Türkiye’yi karıştırmak için hazırda bekleyen yabancı ajanlara, istihbaratçılara, teröristlere fırsat vermemenizi rica ediyorum!
Olacak olanların, Türkiye Cumhuriyeti’nin hayrına olması dileğiyle,
Sağlık, huzur, saygıyla kalın!
Hasan BARIN
Tarihçi, Araştırmacı Gazeteci
X adresim: HasanBarin43
#Bülent Arınç #Gözaltı #Ulan #Süleyman Söylüyorum #Cem Küçük #Galatasaray Üniversitesi #akın gürler #sokağa #Ekrem İmamoğlu #ÖgretmeninBayramı68BinAtama #DevletiminYanındayım #OHAL #Atatürk #560 Milyar #Tanju #Özgür Özel #Ümit Özdağ #Hukuk #Melih Gökçek #İstanbul #Cumhurbaşkanı #Sıra #Gezi #Mansur #HER ŞEY GUZEL OLDU #Ülke #ODTÜ #CHP #AKP #MHP #İYİ PARTİ #SOL PARTİ #Zafer Parti