Kardeş Türkiye’nin  daha doğrusu, Türkiye sınırları içerisinde ve Türkçe yayın yapan bazı medya organlarında temelsiz, anti Azerbaycan içerikli yazı ve yorumlar son günlerde Bakü’de düzenlenen iki önemli toplantıda da gündeme geldi. Bu toplantılardan birine ben de katıldım, kısa bir konuşma yapma fırsatım oldu. Kanaatimce, bu tür toplantıların canlı ya da çevrim içi formatlarda devam etmesi, ortak davamız açısından oldukça faydalı olacaktır.

Şimdi gelin, “niçin, nasıl, kimlerle, nereye kadar?” gibi soruları tekrar etmektense, konunun anlam ve içeriğini irdelemeye çalışalım.

Şüphesiz, bu mesele, Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin stratejik karakterine, bölgemizdeki jeopolitik süreçlerin seyrine ve üçüncü tarafların etki imkânlarına doğrudan temas eden hassas ve çok katmanlı bir meseledir.

Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ilişkiler; tarihsel, kültürel, etnik, siyasi ve askerî bakımdan nadir görülen bir müttefiklik örneğidir. Özellikle 44 günlük Vatan Muharebesi sonrasında “Bir millet, iki devlet” sloganı sadece şiirsel değil, gerçek ve somut bir jeopolitik içeriğe kavuştu. Azerbaycan’ın tarihi Zaferi’ne kardeş Türkiye’nin siyasi-diplomatik, enformasyonel ve manevi desteği inkâr edilemez; aynı zamanda bu Zafer yalnızca Karabağ ve Doğu Zengezur’da, sadece 2020 sonbaharında kalmadı, tüm Türk dünyasına ve geçen beş yılın her ayına sirayet etti. Türk Konseyi’nin Türk Devletleri Teşkilatına dönüşmesi başta olmak üzere, Türk ülkeleri arasındaki artan iş birlikleri, ikili, üçlü ve çoklu stratejik hedef tanımlamaları bu yeni gerçekliğin birer ürünüdür. Evet, şehitler ölmedi, vatan bölünmedi; ve bölünmeyen bu vatan, tüm kardeşlerin daha güçlü birliğinin teminatı oldu.

Fakat son aylarda Türkiye basınında yahut Türkiye’de ve Türkçe yayın yapan bazı medya kuruluşlarında  özellikle bazı “sol” veya “İslamcı” çizgideki medya çevrelerinde, radikal eğilimli gruplarda, marjinal pozisyon sahiplerinin yön verdiği medya organlarında, Azerbaycan’ın sözde İsrail’le aşırı yakınlığına, ve bu yakınlığın Türkiye’nin bölgesel çıkarlarıyla örtüşmediğine dair yazıların artması dikkat çekmektedir.

Gelin, önce ideolojik nedenlere temas edelim:
Türkiye’deki bazı siyasi ve medya çevreleri, özellikle de batıya ve İsrail’e karşı olanlar Azerbaycan-İsrail ilişkilerini kendi ideolojik (ve adeta gözlerini kumla kapatmış) süzgeçlerinden geçirmeye çalışıyor. Bu gruplar için İsrail’le herhangi bir iş birliği, özellikle de askeri-teknik iş birlikleri, “Siyonist projeye hizmet” olarak algılanıyor; Azerbaycan ise bu ithamların masum hedefi hâline geliyor.

Bölgesel rekabet ve yanlış algılar da üzerinde durulması gereken başlıklardan biri:
Bazı çevrelerde yanlış bir düşünce oluşmuş durumda: Sanki Azerbaycan, İsrail’le yakınlaşarak İran’la ve hatta (düşünebiliyor musunuz?) Türkiye’yle mesafe koyuyor. Oysa resmi Bakü dengeli bir dış politika yürütmektedir; İsrail’le iş birliği güvenlik ve teknoloji ihtiyaçlarına dayanmakta olup, antiİran değildir, hele anti-Türkiye içeriği olduğu düşüncesi, düşünülmeye bile değmeyecek kadar temelsiz ve mantıksızdır.

Üçüncü olarak İran faktörünün etkisine de değinebiliriz:
İran’ın Türkiye’deki bazı medya ve düşünce çevrelerine dolaylı etkisinin olduğunu, en azından teorik düzeyde söyleyebiliriz. 

AntiAzerbaycan söylemlerinin bazı kaynaklarda senkronize biçimde yayılması, İran’ın medya ve enformasyon stratejisinin bir parçası olamaz mı? Olabilir!

Bu propaganda çizgisinde ideolojik uyumu olan medya organlarının, bilerek ya da bilmeyerek bu propagandanın taşıyıcısı rolünü üstlendiği görülmektedir.

Son olarak,;

Arap-İsrail bağlamının Türkiye’deki yansımasına da dikkat edilmelidir.
İsrail’in Filistin’de yürüttüğü savaşlara karşı haklı tepkiler bağlamında birçok insan, duygusal refleksle, İsrail’le her türlü ilişkiyi sorgulama eğilimi gösterebiliyor. Üstelik bu durumda Azerbaycan, bu ilişkilerin “suçlusu” gibi gösteriliyor. Oysa İsrail’le ilişki sürdüren ülkeler arasında kardeş Türkiye’miz de yer alıyor ve bu ilişkilerin bozulması, başka bazı ülkelerin çıkarına olabilir. Gerçekte, bu ilişkilerin bozulmaması mevcut seçenekler içinde en iyi alternatif olarak değerlendirilebilir.

Şimdi gelelim medya saldırılarının biçimlerine:
-Genel suçlamalar ve gerçekle ilgisi olmayan yazılar bu noktada ilk temas edeceğimiz başlıktır. Zira bu yazılarda sıkça şu tür ifadelere rastlanır: “Siyonistlerin Kafkas planı”, “İsrail’in arka bahçesi olan Azerbaycan”, “İran’ı kuşatan cephe hattı” vs. – Yani somut delillere değil, varsayım ve komplo kurgularına dayalı bir söylem…

Azerbaycan devletine, bağımsız devletçilik anlayışına ve geleneğine karşı dolaylı yalanlar hakkında da birkaç söz söyleyelim:
Bazı medya kuruluşları Azerbaycan devletini, ordusunu ve diplomasisini dolaylı şekilde hedef alıyor – güya Azerbaycan “Müslüman birliğine ihanet ediyor”muş. – Bu kadarı da fazla artık… Bu iddialar, gerçeğin hangi harfine, hangi satırına uyar?..

Elbette, Türkiye’den ya da Türkçe yayın yapan bazı medya organları, resmi ilişkileri yok sayıyormuş gibi davranıyor. Oysa bu çevreler, Türkiye devletinin ya da halkının Azerbaycan’a, veya Azerbaycan’ın Türkiye’ye olan sevgisini, saygısını azıcık hesaba katsaydı, bu zırvalıklara son vermeliydi. Ama görünen o ki: “Ağam burada dur demiş, gelene vur demiş”; “ağa nazarım, böyle gezerim”; ya da “ağa der ki sür deryaya, sür…” misali bir keyfilikle davranılıyor. Belki bir gün “Derya der ki sür ağaya, sür…” diyerek mücerret “hukuk”un da hakkı teslim edilir – kim bilir…

Yani, kardeş Türkiye’nin dost İsrail’le enerji, ticaret, teknoloji, güvenlik gibi birçok alanda iş birliği yaptığı bir dönemde, “bir millet, iki devlet”in diğer yarısı da benzer faaliyetler için yalnızca eleştirilmeli değil, adeta “cezalandırılmalı” mıdır?..

Geleceğe dair perspektiflerde, en az üç noktada kısa değerlendirme yapmak faydalı olacaktır:
-Bu tür yazılar Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin temelini zayıflatamaz elbette; ama kamuoyunda yanlış algıların oluşmasına neden olabilir. Medya düzleminde bu tür temelsiz saldırılar karşılıklı güvene katkı sunmazken, 0.1 birim dahi olsa tahribat oluşturabilir;

Hem Azerbaycan hem de Türkiye devletleri bu tür durumları genellikle resmi olarak yorumlamaz. Olsun. Bu da bir usul işidir. Belki de bu stratejik bir sessizlik politikasıdır; ancak belli sınırlar aşıldığında kamu diplomasisi araçlarıyla verilen cevapların artması kaçınılmaz hâle geliyor;

Türkiye kamuoyunun, sivil toplum kurumlarının, örneğin gazetecilerin, kanaat önderlerinin, düşünce kuruluşlarının Azerbaycan’ın dış politikasını, güvenlik ihtiyaçlarını ve İsrail’le ilişkilerin gerçek sebeplerini doğru şekilde kavraması gerekmektedir. Görünen o ki, kardeş ülkede de millî çıkarları bölgesel ilişkiler prizmasında değerlendiren objektif seslere ihtiyaç vardır.

Sonuç olarak, kardeşliğin duygusal değil, stratejik bir anlayış olduğunu unutmadan sözümüzü bu yazı çerçevesinde toparlayalım:
Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ilişkiler geçici duygusal eğilimlere değil, derin bir tarihe, ortak çıkarlara ve müşterek güvenlik anlayışına dayanır. Bazı medya kuruluşlarının, “bağımsız yazar” ya da “serbest radikallerin” önyargılı yaklaşımları bu stratejik bağı gölgeleyemez. Bununla birlikte yorumlamaya çalıştığımız bu propaganda (veya karşı propaganda) sürecinin bir enformasyon savaşının parçası olduğu unutulmamalıdır.

 Unutulmamalıysa, bu durumda ona karşı hem entelektüel hem de diplomatik zeminde ortak cevaplar hazırlanmalıdır özellikle de 15 Haziran 2021 tarihli “Şuşa Beyannamesi”nin ve geçen haftaki Laçın Zirvesi’nin ruhuna uygun biçimde…

 

#Ekber GOŞALI

 

 

#Google #Barinajans  #Portekiz #Rima Hassan #Yasemin Acar #Ferdi #insanlık #İsrail #FreePalestine #GOAT #Mavi Marmara #Gazze'ye #NationsLeague #Yıldız #Şuayb Ordu #Yıldız #Alcaraz #Hamas 

 


Böyle Olmaz!

.....

Ekber GOŞALI

4.06.2025 18:49:00

Traktör Şazi'nin maçları TRT'de yayınlansın mı?


Evet 157 Kişi
% 98,74
Hayır 2 Kişi
% 1,25

Şampiyonluk Gölgelendi: Traktör’den İran Devlet Televizyonu’na Sert Tepki!

Tebriz’de 200 Bin Kişilik Kimlik Ayaklanması: “Yaşasın Azerbaycan!” Sloganlarıyla Rejime ve Sansüre Meydan Okundu

Şampiyonluğu Kazanan Bir Halk: Kupadan Çok Korktukları Kimlikti!

Busenaz Sürmeneli üst üste 3. defa Dünya Şampiyonu oldu!

Cihan FULSER'in haberi-Hande Baladın gelecek sezon Fenerbahçe'de. Zehra Güneş'in transferinde detaylar kaldı.

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 36 30 1 5 60 95
2.Fenerbahçe 36 26 4 6 51 84
3.Samsunspor 36 19 10 7 14 64
4.Beşiktaş 36 17 8 11 23 62
5.İstanbul Başakşehir 36 16 14 6 4 54
6.Eyüpspor 36 15 13 8 5 53
7.Trabzonspor 36 13 11 12 13 51
8.Göztepe 36 13 12 11 9 50
9.Rizespor 36 15 17 4 -6 49
10.Kasımpaşa 36 11 11 14 -1 47
11.Konyaspor 36 13 16 7 -5 46
12.Alanyaspor 36 12 15 9 -7 45
13.Kayserispor 36 11 13 12 -12 45
14.Gazişehir Gaziantep 36 12 15 9 -5 45
15.Antalyaspor 36 12 16 8 -25 44
16.Bodrum FK 36 9 17 10 -17 37
17.Sivasspor 36 9 19 8 -16 35
18.Hatayspor 36 6 22 8 -27 26
19.Adana Demirspor 36 3 28 5 -58 2

YAZARLAR