Mezhepçi ve aşırı milliyetçi yöneticiler, toplumlarımızdaki değerlerin ve ilkelerin zayıflamasında büyük bir rol oynadılar. Bunun başlıca sebepleri şunlardır:
Birçok yönetici, iktidarda kalabilmek için mezhepçiliği ve ırkçılığı kışkırtarak halkı bölüyor. Böylece, halkın birleşip onlara karşı durmasını engelliyorlar.
Millî birlik ve eşit vatandaşlık kavramlarını teşvik etmek yerine, iç çatışmaları körükleyerek toplumları kendi aralarındaki çekişmelerle meşgul ediyorlar.
İslamî ve insanî değerler adalet ve eşitlik üzerine kuruludur. Ancak bazı yöneticiler, belirli gruplara açıkça ayrıcalık tanıyarak toplumda adaletsizlik duygusunu güçlendiriyorlar.
Halk adalete olan güvenini kaybettiğinde, kabilecilik ve mezhepçilik gibi ilkel bağlılıklara yöneliyor ve devlete olan inancını yitiriyor.
Özgür düşünceden ve bilinçli bir toplumdan korkan yöneticiler, entelektüelleri ve reformistleri baskı altına alıyor ve cehaleti teşvik ediyorlar. Bu durum, toplumsal bilincin gerilemesine ve ahlaki değerlerin zayıflamasına yol açıyor.
Bağımsız ve eleştirel düşünen insanları desteklemek yerine, körü körüne iktidara bağlı olanları öne çıkarıyorlar.
İktidar sahipleri, medyayı propaganda aracı olarak kullanarak halkı bağnazlığa yönlendiriyor ve kendilerini kurtarıcı gibi gösterirken muhaliflerini kötüleyip şeytanlaştırıyorlar.
Oysa, özgür ve bağımsız medya, adaletin ve doğruların yayılmasının temelidir. Ancak birçok ülkede medya, nefretin ve bölünmenin aracı hâline getirilmiş durumda.
Mezhepçi ve ırkçı yöneticiler, liyakate dayalı güçlü kurumlar oluşturamazlar. Bunun yerine, kendi destekçilerine ayrıcalık tanıyarak rüşveti ve adam kayırmacılığı yaygınlaştırırlar.
Kurumların zayıf olması, sistemi kırılgan hâle getirir ve herhangi bir siyasi veya ekonomik kriz anında devletin çökmesine sebep olabilir.
Bazı yöneticiler, dini veya milliyetçiliği ahlaki bir değer olarak değil, siyasi bir araç olarak kullanıyor. Bu da, dini ve millî kavramların yozlaşmasına ve baskı ile ayrımcılığın meşrulaştırılmasına yol açıyor.
Bağnaz yöneticiler, toplumu bölerek, özgür düşünceyi bastırarak ve yolsuzluğu teşvik ederek değerlerin ve ilkelerin çökmesine sebep oluyorlar. Bu da halk ile yöneticiler arasındaki güvenin tamamen sarsılmasına neden oluyor.
Eğer toplumlar güçlerini yeniden kazanmak istiyorsa, mezhepçiliği ve ırkçılığı reddetmeli ve liyakate dayalı adil yönetimler talep etmelidir.
Evet 261 Kişi
Hayır 8 Kişi