Dün 7 yaşındaki yeğenim Onur beni aradı ve heyecanla, "Bibi, okuldan bana ödev verdiler. Topraklarından kovulan insanlarımızla röportaj yapmam lazım. Annem ve ninem dedi ki, bibinle röportaj yap," dedi. Ben de kabul ettim. Onur sorularını sordu, ben de içtenlikle cevap verdim. Önce röportajı paylaşayım:
Onur Abdullazade: Kendinizi tanıtın, işgalden dolayı hangi bölgeden göç ettiniz?
Ben: Ben Nigar, Onur’un bibisiyim. 1988 yılında Batı Zengezur'da doğdum. Şu anda Türkiye’de gazeteciyim. İnşallah, topraklarımız en kısa zamanda özgürlüğüne kavuşur.
Onur Abdullazade: Nasıl oldu da doğduğunuz toprakları terk etmek zorunda kaldınız?
Ben: 1988 yılında Ermeniler bizi topraklarımızdan sürdü. Biz Türklere her gün baskılar artıyordu, babam dövüldü. Rus askerleri köyü terk etmezsek yakacaklarını söylediler. Mecburen her şeyi bırakıp çıktık.
Onur Abdullazade: Vatanınızla ilgili hangi anılarınız var?
Ben: Oradan çıktığımda çocuktum ama her şeyi hatırlıyorum. O topraklarda özgürdüm. Köyümüzde rahatça gezer, oynardık. Komşular bizi sevgiyle karşılardı. Her yer evimiz gibiydi. Yalan ve hırsızlık yoktu.
Onur Abdullazade: Aile büyüklerinizden kimler savaşa katıldı?
Ben: Biz Ermenistan’dan Azerbaycan’a sürüldükten sonra kardeşim Elçin, Karabağ’da - Ağdam, Cebrayıl ve Füzuli’de gönüllü olarak savaştı. Ailemizden, yani neslimizden dört şehidimiz var.
Onur Abdullazade: Bırakıp geldiğiniz köyünüzle ilgili herhangi bir haber var mı?
Ben: 1988’den sonra köyümüze gidememiştik. Aldığımız bilgilere göre köyümüz tamamen yok edilmiş, evimiz yıkılmış.
Onur Abdullazade: Toprağınız işgalden kurtulduktan sonra ne yapmayı planlıyorsunuz?
Ben: En büyük hayalim, köyümüz özgürlüğüne kavuştuğunda oraya dönmek. Çadırda bile olsa yaşarım. Vatanı işgal altında olan insan, dünyanın neresinde olursa olsun özgür değildir.
Azerbaycan’ın Sumgayıt şehrindeki 13 numaralı tam ortaokulun ilkokul öğretmeni Sara Şükürova, bugün tüm çocukların ödevlerini dinlemiş. Onur’un benimle yaptığı röportajı çok beğenmiş. Bu, Onur’u inanılmaz mutlu etti.
Belki bazıları için bu çok önemli olmayabilir ama benim için büyük bir anlam taşıyor. Çünkü çocuklarımızın eğitimi, vatan sevgisini aşılayan bilinçli bir sistemle şekillenmeli. Gereksiz ödevler yerine, millet bilincini pekiştiren, geçmişi unutturmayan ve sorumluluk hissi kazandıran çalışmalar yapılmalı. Bu tarz görevler, çocuklara sadece bilgi kazandırmakla kalmıyor, aynı zamanda özgüvenlerini artırıyor. Kendilerini bir işe yarar hissediyor, büyüklerinin yaşadıklarını anlamaya çalışıyorlar.
Buradan öğretmenimiz Sara Şükürova’ya özel bir teşekkür etmek istiyorum. Çünkü bir öğretmen, sadece ders anlatan değil, aynı zamanda bir neslin karakterini inşa eden kişidir. Çocuklara vatan bilincini, milli kimliği, tarihini unutmaması gerektiğini öğreten bir eğitimciye her zaman minnettarız.
Özgüvenli, bilinçli ve sorumluluk sahibi bireyler yetiştirmek, bir milletin geleceğini inşa etmektir. Çocuklarımızı doğru eğitimle büyütelim ki, vatanlarına sahip çıkan, mazisini bilen ve geleceğine yön veren bireyler olsunlar.
Canım Onur’um için de şunu söyleyeyim: 30 senedir gazetecilik yapıyorum. Binlerce insandan röportaj aldım. Yüzlerce kere de röportaj verdim. Ama hiçbir röportaj bu kadar güzel değildi.
#Nigar Ögeday #Azerbaycan
#İsrail #Filistin #Soykırım #altcoin #Trip #Kassam Tugayları #Hakan Fidan #Bebek #Kürt #Talisca #Ethereum #FBvTS #Hakan Fidan Haberimiz Olsun #Fatih Tekke #Osayi Fenerbahçe-Trabzonspor #Penaltı #Tadım #Seçilmiş #Skriniar