9311,88%-2,19
38,85% -0,32
44,87% -0,99
4344,50% 1,44
6989,75% 1,74
Türkperver Eluca ATALI ile Hacı Beytullah MUTLU ile söylesişisi
Türk dünyasının eşsiz insanlarından olan bu nadire hanımın eserleri hakkında bir söyleyiş düzenlemek ise bizlere nasip olması sadece benim değil Türk dünyasının da bir şansıdır.
1. Eserleriniz hangi konularda oldu?
Eserlerimin temaları çeşitlidir; bir veya iki değil, sayısızdır. Neyden? Eğer sorarsanız, cevabım şudur: İnsan ve onu çevreleyen tüm çember, benim yazma konum içine girer. Çünkü benim için asıl tema İNSAN! Bu bir süper insan değil ve hiç kimse tarafından kontrol edilmiyor. Çünkü Mutlak İnanç felsefesine dayanarak yazıyorum, anlattığım insan öz denetimli, öz üretendir. Hiç kimsenin onun üzerinde bir hakimiyeti veya kontrolü yoktur. "Kendine hakim ol ki, kimse sene sahib olmasın! Bir başkasının senin üzerindeki hükmüranlığı, kendine hakim olmamakla başlar!" "Kendini Getir" adlı kitabımı bu düşünceyle başlattım ve sanırım her şeyi netleştiriyor. 2014 ve 2020 yıllarına kadar daha çok tarih yazarı olarak tanınıyordum, basında da adım bu şekilde tanımlanıyordu. Bunun bir sebebi vardı, zira o yıllarda "Kerküklüler -- Bırakılan Türkler", "Özgürlük Hikayeleri", "Tiqranizm Hocalı'da", "At Nalı Kuşatması", "İran Hizbullah Hapishanesinde: Devrimin travması" ve "İran Hizbullah Hapishanesinde: Hayatı tabutda arayanlar" adlı kitapları yazdım. Son beş yıldır ağırlıklı olarak doğa felsefesi üzerine eserler -düzyazı ve tiyatro- yazıyorum. "Anqa Kuşu - Yeniden Doğuş", "Anka kuşu — sonsuzluk arayışında", "Oduncunun Hikayesi", "Beyaz Güvercin", "Ya Kuşlar Olmasaydı?" Bu nedenle son zamanlarda ismim hayvan bilimci yazar olarak duyuruldu ve biyolog Yusif Dirili de "Eluca Atali'nin Doğa Görüşleri" adında eserlerimi inceleyen bilimsel bir monografi yazdı. Şunu söylemeliyim ki, hiçbir zaman bir süper insan hakkında yazma isteğim olmadı, çünkü bir insanın içinde sıradan gözün göremediği sonsuz bir potansiyel görüyorum ve bunu keşfedemeden mezara götürmelerine üzülüyorum.
2. Türkiye'de yaşamak ister misiniz?
Elbette isterim. Türkiye bütün Türklerin vatanıdır, Eluca'ya da öyle.
3. Sizce İran'daki Türkler serbest bırakıldı mı?
31 Aralık 1989'da Kuzey ve Güney Azerbaycan arasındaki sınır karakolları yıkılıncaya kadar İran'daki Türkler izole edilmişti ve eski Sovyet rejimi sırasında biz onlardan habersizdik. Bu arada başıma gelen bir olayı anlatayım. 1990 yılında sınırlar yeni açıldığında, ablam Güney Azerbaycan'a doğru bir hayat yolculuğuna çıktı ve oradan döndüğünde arabasında iki Güneyli vardı. Küçük kardeşimle birlikte balkonumuzun perdelerini hafifçe aralayıp içeriye baktığımızda ilk yorumumuz şu oldu: "Tıpkı bize benziyorlar." Birbirimizin sesini bile duyamadığımızı düşünebiliyor musun? Ama şimdi durum değişti, her gün Güney'den haber alıyoruz, oradaki gelişmeleri basından takip ediyoruz. Güney, diğer Türk toplumlarından en çok devrimci ruhuyla ayrılıyor. Güney Azerbaycan Türkü, sayıca çokluğu ve inşa etme, yaratma aşkıyla esarete boyun eğmeyi reddeden bir güçtür. Türk Dünyası'nın Türk müziğini tanıyacak bir programı olmalı, o zaman Güney Azerbaycan Türk müziğinin güçlü bir yapı olarak ortaya çıkacağına inanıyorum. Nasıl ki akan bir pınar kendine yer buluyorsa, Güney Türkleri de dünyada söz sahibi olma ve güçlerini gösterme fırsatını bulacaklardır. Unutmayalım ki bugün onların referans noktası ve kıblesi Bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti'dir. Böyle bir durumda onları tek başına ele almak ya da öyle nitelendirmek doğru olmaz. Doğrudur, molla rejimi gibi faşist bir güç tarafından yönetiliyordu ama güneylilerin 46 yıldır bu zalim rejime karşı mücadele ettiğini de görmeliyiz. Sizin de okuduğunuz ve son günlerde yoğun görüş alışverişinde bulunduğumuz tarihi gerçeklere dayanan “İran Hizbullah Hapishanesinde” adlı romanda, güçler eşit olmasa bile güneylilerin mücadeleden vazgeçmediği açıkça görülüyor.
4. Tebriz Türkleri hakkında daha fazla bilgi verebilir misiniz?
Tebriz Türkleri bana göre Türklerin en asi çocuklarıdır. Bu benim kişisel görüşümdür, katılmayabilirsiniz ama ben fikrimde kararlıyım. Diğer Türklerden çok farklılar, açık dünya görüşlerine sahipler. Bu durum Tebriz'in Güney Azerbaycan'ın başkenti olmasından ve orada bilim, ticaret ve kültürün gelişmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Öte yandan Tebriz halkında devrimci ruh yüksek. İnkılap yapmak, eskiyi reddetmek, var olanla aynı fikirde olmamak, onu yıkıp yeniyi getirmek demektir ki bu da Tebriz halkının doğasında olan bir şeydir. Yakın tarihe bir bakalım. İran tarihine "Tütün İsyanı" olarak geçen ayaklanmanın başında Tebrizli genç bir kadın olan Zeynep Paşa vardı. Bu isyanın İran'a yayılması üzerine Şah, Rusya, Fransa ve İngiltere ile imzaladığı tütün anlaşmalarını bozmak zorunda kalmış, dönemin yabancı basını Zeynep Paşa'nın başına yüklü miktarda para konduğunu yazmıştı. Bunu "Zeynab Paşa İsyanı" adlı yazımda anlatmıştım. Bir başka isyan olan Settar Han isyanı ise ne yazık ki, ihtilali Türkler yapmış olmasına rağmen, menfaatini Farslar elde etmiştir. Seyid Cafer Peşaveri liderliğinde 1945 yılında Milli Hükümet kuruldu. Sadece bir yıl var olan bir devletin, o bir yılda neler yapmadığını düşünebiliyor musunuz? Toprak reformu, İran tarihinde ilk ve son kez toprağın adil bir şekilde dağıtılmasını sağladı. Bir ordu kurdu, anadil okulları, üniversite, opera, tiyatro vb. açtı. Bunlar Tebriz halkının elinde ve zihninde ne kadar güçlü olduğunun kanıtıdır.
#Eluca ATALI #İran #Tebriz #Suriye #Suriye Türkmen Cephesi #Suriyeli Türkmenler #Azerbaycan #Google #Barinajans #Hasan Barın
#TerörsüzTürkiye #Lozan #SilahBırak #Sallandık #Aygün #Meloni #deprem #Dünya #Süleymancılar #Hayırlı Cumalar #Eylül #Ömer Günel #KüreselLiderErdoğan #Kuşadası Belediyesi #Arap #Mahmut Uslu #Kürşad Zorlu #İsmail #AffetTürkiyem #Biz Birlikte Türkiyeyiz #190MilyarGelirVar #AynıYaşFazlaPrimFark17Yıl #Geçmiş #Seninleyiz Reis