Tarih: 04.01.2025 11:54

Mücadeleci Şair Yazar SÜLEYMAN NAZİF'İ ANALIM (1870–4 Ocak 1927)

Facebook Twitter Linked-in

 

SÜLEYMAN NAZİF...
Süleyman Nazif, Kürt kökenli ve 1870 Diyarbakır doğumlu Şair ve yazar. Osmanlı 'İmparatorluğu ve cumhuriyet döneminde yaşamış şair, yazar ve bürokrattır.'

YAŞAMI
Süleyman Nazif'in babası, şair ve tarihçi Diyarbakırlı Saîd Paşa; annesi bir aşiret liderinin kızı olan Ayşe Hanım'dır.

Süleyman Nazif babasının görevi nedeniyle Harput ve Maraş’ta bulunduktan sonra Diyarbakır’da rüştiye öğrenimi gördü. Farsça'yı babasından, Arapça'yı Muş müftüsü Emin Efendi'den Fransızca'yı da Aleksander Gregoryan adlı bir Ermeni'den öğrendi.

Süleyman Nazif 1896'da Diyarbakır'a Ermeni meselesini araştırmak için gelen Abdullah Paşa'nın takdirini kazandı ve Abdullah Paşa ile Musul'a gitti. Yedi ay sonra tekrar Diyarbakır’a döndü; görevlerinden istifa ederek İstanbul'a gitti.

Süleyman Nazif, II. Abdülhamit yönetimine karşı mücadele edebilmek için diğerleri gibi 1897'de Paris'e kaçtı. Sekiz ay kaldığı Paris’te Meşveret gazetesinde istibdat aleyhine yazılar yazdı. Yurda dönüşünden sonra II. Abdülhamit tarafından vilayet mektupçusu olarak Bursa'da ikamete memur edildi; 1908’e kadar Bursa’da kaldı.

II. MEŞRUTİYET SONRASI 
Süleyman Nazif, II. Meşrutiyet’in ilanı üzerine Bursa'dan İstanbul'a döndü; İttihat ve Terakki Partisi’ne üye oldu. Tasvir-i Efkâr gazetesini çıkardı. 
İttihat Terakki'nin yönetimi tarafından Basra (1909), Kastamonu (1910), Trabzon (1911) valiliklerinde görevlendirildi. 1912'de İstanbul'a gelerek Hak Gazetesi'ni çıkardı. 1913'te Musul ve 1914'te Bağdat valilikleri yaptı.

I. DÜNYA SAVAŞI YILLARI 
Süleyman Nazif, 1915'te devlet memurluğundan ayrılıp tüm zamanını yazarlığa ayırdı. Yazılarını 1917’de “Batarya ile Ateş” adıyla bastırdı. 
Ayrıca 1918’de “Firâk-ı Irak” adlı ikinci şiir kitabını yayımladı.

Mütareke dönemi, Kürt derneği kurması ve Malta'ya sürülmesi.
Süleyman Nazif, 1918'de Cenap Şahabettin ile birlikte "Hadisât" gazetesini çıkardı. İstanbul’un işgalinde işgalcilere tepki gösterdi.

Süleyman Nazif, Nisan 1919'da İstanbul'da Ensarizade Muhammed Ali, Kürt Teali Cemiyeti Başkanı Nehrili Seyyid Abdülkadir ve Emin Bedirhan ile birlikte Bağmsız Kürdistan Komitesini kurdu. "Vilayât-ı Şarkiyye Müdafâ-i Hukuk Cemiyeti"nin kurulmasına öncülük etti.

Süleyman Nazif, 23 Ocak 1920’de Darülfünun’da Türk dostu Pierre Loti'yi anmak üzere düzenlenmiş  programda Fransız kuvvetlerini protesto eden 
“Kara Bir Gün” yazısını Hadisat’ta yayınladı.  İngilizler tarafından Malta adasına sürüldü. Malta’da 20 ay kadar kaldı.

ESERLERİ 
Süleyman Nazif Malta'da iken “Çal Çoban Çal” adlı eseri basıldı (1921). 1922’de İstanbul’a dönebildi. Malta sürgünü dönüşünde millî duygulara hitap eden yazılar yazmaya devam etti. 1922’de “Tarihin Yılan Hikâyesi” adlı eserinde Osmanlı hükümdarı Mehmet Vahdettin'e şiddetle hücum etti.

Süleyman Nazif, Padişahlara karşı 1922’de “Çalınmış Ülke” adıyla kitaplaştırdı. Daha sonra “Nâsîrîddün Şâh ve Bâbîler” adlı eserini 1923’te yayımladı. 1924’te “Malta Geceleri” adlı üçüncü şiir kitabı, yayımladı.

Süleyman Nazif, İngilizlere, Fransıza ve İspanyol'a tepki için “Hazret-i İsâ’ya Açık Mektup” adlı eserini 1924'te bastırdı. Bu, Hristiyanları İsa’ya şikayet eden bir şikayetname idi.

Süleyman Nazif, Ölümüne kadar yazdığı diğer eserler şunlardır: Mehmet Akif (1924), Külliyât-ı Ziya Paşa (1924), 
İki Dost (Ziya Paşa ve Namık Kemal, 1925), Fuzûlî (1926), İmâna Tasallut-Şapka Meselesi (1925), Kâfir Hakîkat (1926).Yıkılan Müessese (1927).

ÖLÜMÜ
Süleyman Nazif, 1927 yılı başında zatürreden öldü. Cenazesini kaldıracak malvarlığı dahi bulunmuyordu. Cenaze giderleri, Türk Hava Dergisi'ne yaptığı  yazı yardımları karşılığı Türk Tayyare Cemiyeti tarafından karşılandı. Mezarı Edirnekapı'da "vatan şâiri" Mehmet Âkif Ersoy, hemen yanı başına defnedilmiştir.
Ruhu şad olsun...

*SÜLEYMAN NAZİF'İN BAZI SÖZLERİ*
-"Bu toprağı Türk'ün kanı yoğurdu, annem beni bugünler için doğurdu."
-"Irkina, vatanına, tarihine ihanet etmiş olan fertlerin ve milletlerin hiçbirini unutma Türk oğlu!… Unutma ve affetme!…"   
-"Vatan âfiyet gibidir, kıymeti ancak gittikten sonra bilinir."   
-"Moskofun sulhü aldatıcı, susuşu kudurgan, yüze gülmesi hâin, yardımı alçaltıcıdır."
-"Ruslar Kafkasya’nin ele geçirilmesini tamamlamak için dünyada ne kadar vahşet ve zulüm mevcut ve mümkünse hepsini, insanlığın ve tarihin gözü önünde irtikap etmekten ne çekindiler ne utandılar".  
-"Bence bir millet için afetlerin en büyüğü muharebedir. Muzafferiyetlerle bitenleri bile milleti bitirir, yorar."  
-"Nankörlük, fertlerden çok milletlerin hayatının sayfalarını kirletir. Unutmak ise, nankörlüklerin en büyüğüdür".  
-"Allahım! Izandan, irfandan, felaketlerin getirdiği ve getireceği tecrübelerden doğan görüşten, basiretten, her şeyden vazgeçtik, bize yalnız hayâ ve his ver…"  
-"Zorluklar ve felaketler karşısında güçsüzlük ve ümitsizlik göstermek zayıf kalplerin karamsarlığındandır. Metin gönüller, zahmetler ve engeller arttıkça azimlerini arttırırlar. Ve her azim, bir zaferin gerçekleşmesinin başlangıcıdır. Ben bundan böyle vatanımın hudutlarını ve parçalarını coğrafya kitaplarında değil, kendi tarihimde ve kendi kalbimde arayacağım. Türkün kanını koklamış ve öpmüş olan her toprağın ruhu benim ruhumun içindedir...."

 Derleyen: Sefer EREN
SÜLEYMAN NAZİF'İ BU ŞEKİLDE DETAYLI TANIMIŞ OLDUK. KÜRT OLMASINA RAĞMEN KÜRTCÜ POLİTİKA GÜTMEYEN VATAN SEVDALISI İMİŞ.
O ZAMANIN ŞARTLARINDA YAŞANAN OLAYLAR VE GÖRÜŞLERDE ÖNEMLİ.
BU GÖRÜŞ VE SÖZLERİ NE KADAR GÜZEL VE ÖNEMLİ DEĞİL Mİ?...




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —