10924,53%-1,34
42,20% 0,24
48,86% 0,30
5429,94% 0,77
9007,06% 0,59
Türkiye’nin Filistin meselesindeki kararlı diplomatik adımları, hem bölgesel hem küresel düzeyde yankı uyandırdı. Ankara’nın garantör ülke olarak sürece dahil olması, İslam dünyasında yeni bir umut olarak değerlendirildi.
Emekli Tuğgeneral Abdulkadir Akturan, Türkiye’nin üstlendiği misyonun tarihî boyutuna dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
“Barışın tesisinde oynadığımız belirleyici rol, barışı koruma aşamasında da devam edecek. Türkiye, İsrail barikatını delmede başaktördü; şimdi yeni bir misyonla sahadayız. Türk askerinin gölgesi dahi İsrail’i dizginler. Bu, bir güç ispatıdır.”
Akturan, Türk ordusunun Gazze’de üstleneceği barış misyonunun sadece bölgesel değil, küresel bir dengede de yankı bulacağını belirterek, “BM, ABD, Rusya ve Çin’in bu süreçte Türkiye’nin garantörlüğüne verdiği dolaylı destek çok kıymetli” dedi.
Gazze’de savaşın yol açtığı büyük yıkımın maliyetinin 65 milyar doları aştığı belirtiliyor.
Suriyeli araştırmacı Muin Naim, Ankara’nın İsrail’in tüm önleme girişimlerine rağmen garantör ülke olmasının kritik önemine değindi:
“Türkiye ile birlikte ateşkese yüklenen anlam değişti. İsrail ciddi şekilde geri adım atıyor. Türkiye artık Gazze’de hem askerî hem siyasi hem de yeniden yapılanma sürecinde başaktör. Bu süreçte Türk isminin varlığı halkın güven ve sevgi kaynağı.”
Naim’e göre, şu anda Gazze’de oluşturulan uluslararası komisyonlar, Türkiye’nin koordinasyonuyla ateşkes sonrası süreci şekillendiriyor.
“Gazze’nin imarında Türkiye tek aday. İsrail açısından da Ankara’nın bu konumu son derece kritik” değerlendirmesinde bulundu.
Gazze’nin 105 yıl önce Osmanlı toprağı olduğuna dikkat çeken Müstafi Amiral Cihat Yaycı, Türk askerinin bölgede sembolik bile olsa büyük bir fark yaratacağını söyledi:
“Orada 50 Türk askerinin bulunması bile her şeyi değiştirir. Bu, sadece askerî bir varlık değil, tarihî bir sorumluluktur. Türkiye net bir biçimde ‘Ben büyük bir gücüm’ dedi.”
Yaycı, Türkiye’nin Karabağ, Libya, Somali ve Etiyopya süreçlerinde gösterdiği diplomatik etkinliğin Gazze’de de tekrarlanacağını belirterek şu uyarıda bulundu:
“İsrail hiçbir anlaşmaya riayet etmeyen bir yapı. Bu yüzden garantörlüğün yaptırım gücü olmalı. ABD, Rusya ve Çin’le genel bir konsensüs sağlanmalı. Etkin garantörlük, İsrail’in taşkınlıklarını engeller.”
Yaycı ayrıca Türkiye’nin Gazze ile deniz yetki anlaşması imzalaması gerektiğini vurguladı:
“Libya benzeri bir anlaşma, Gazze’nin uluslararası hukukta tapusu olur. Türkler olmadan sancılı coğrafyalarda barış, istikrar ve güvenlik gelmez.”
Ankara’nın 105 yıl aradan sonra Filistin sahasında yeniden aktif hale gelmesi, sadece bir askerî dönüş değil; Türkiye’nin Orta Doğu’da yeniden merkezî güç haline gelişinin göstergesi olarak görülüyor.
Uzmanlara göre bu süreç, hem Türkiye’nin diplomatik prestijini artıracak hem de İslam dünyasının ortak hareket kapasitesini güçlendirecek.
Türk askerinin Gazze’de barış gücü içinde yer alması, bölge halkı için sembolik bir güven unsuru, İsrail içinse caydırıcı bir faktör olacak.
Kaynak: Türkiye Gazetesi
#Etiketler
#ÖLDÜRÜLDÜ #kripto #Dünya Kupası MedyaStajyerÇırağınSesiOl #Nabız #millitakım #BizimÇocuklar #KandemeHerYerde #Kenan Yıldız #Can Uzun #Bulgaristan #Pakistan #Kerem #Orkun #Kira #Kuru #Gazze'yi Bırakma #Diane Keaton #kripto #Mansur