9311,88%-2,19
38,85% -0,32
44,87% -0,99
4344,50% 1,44
6989,75% 1,74
İran'ın Geleceği ve Stratejik Eksen Değişimi: Çin ve Rusya ile Derinleşen İttifak, Batı ile Uzaklaşma
Araştırmacı, Gazeteci: Mesut HARAY
Giriş: Yeni Bir Dünya Düzeninde İran'ın Yeri
İran'ın stratejik yönelimi, son yıllarda uluslararası arenada büyük değişimler geçirmiştir. 2025 yılı itibarıyla, İran'ın dış politika ekseni, Batı ile ilişkilerden daha çok Çin ve Rusya ile derinleşen bir ittifaka kaymıştır. Bu değişim, yalnızca İran'ın dış ilişkilerindeki yeni dinamikleri değil, aynı zamanda iç siyasetindeki yapısal dönüşümün de bir göstergesidir. İran'ın ekonomik yaptırımlar ve uluslararası baskılara karşı aldığı karşı stratejiler, Batı'nın daha önceki umutlarını boşa çıkarmış ve rejim değişikliği beklentilerini geride bırakmıştır. Bu yazıda, İran'ın jeopolitik hareketliliğini ve Çin ile Rusya ile olan ilişkisinin, Batı ile olan stratejik çatışmaları nasıl derinleştirdiğini analiz edeceğiz.
1. Çin ve Rusya ile Derinleşen Stratejik Bağlantılar
İran’ın Batı ile ilişkilerini normalleştirme çabaları, özellikle 2015’teki nükleer anlaşma sonrasında yaşadığı hayal kırıklığı ile son bulmuştur. Barack Obama'nın öncülüğünde imzalanan JCPOA (Kapsamlı Ortak Eylem Planı) anlaşması, Batı’nın İran’a yönelik yaptırımlarını kaldırmayı vaat ederken, Batı ile daha derin ekonomik ilişkiler kurma beklentisi doğurmuştu. Ancak, anlaşma sonrası İran'da ekonomik gelişmelerin yaşanması yerine, büyük bir kısmı bu kaynakları savunma sanayine ve bölgesel askeri stratejilere yönlendirmiştir. İran’ın askeri altyapısına yapılan yatırımlar ve bölgedeki vekil güçlerle olan bağlantıları, Batı’nın istediği liberal demokratik dönüşümün tersine, rejimin otoriter yapısının güçlenmesine yol açmıştır.
Çin ve Rusya, İran’ın ekonomik ve siyasi istikrarına katkı sağlamakla kalmamış, aynı zamanda jeopolitik anlamda önemli bir karşı denge de oluşturmuşlardır. Özellikle Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi çerçevesinde İran’a yaptığı büyük yatırımlar, ülkenin enerji sektöründe önemli bir bağımlılık yaratmıştır. İran’ın Rusya ile olan ilişkileri de, bölgesel güvenlik sorunları ve enerji işbirliği bağlamında derinleşmiştir. Bu gelişmeler, İran’ın Batı ile olan bağlarını zayıflatırken, Çin ve Rusya ile olan ittifakını sağlamlaştırmıştır.
2. Batı ile İlişkilerde Yapısal Dönüşüm ve Ekonomik İstikrarsızlık
İran’ın Çin ve Rusya ile stratejik ittifakını derinleştirmesi, Batı ile olan ilişkilerde kalıcı bir gerilimi ortaya çıkarmıştır. Batılı ülkeler, özellikle Amerika Birleşik Devletleri, İran’ın nükleer programına yönelik yaptırımları kaldırmaya yanaşmadığı gibi, İran'ın Çin ve Rusya ile daha da yakınlaşmasını engellemeye çalışmaktadır. Bu bağlamda, Batı'nın İran'a yönelik yaptırım ve izolasyon politikasının derinleşmesi, İran’ı daha da izole etmekte ve ülke ekonomisinin dışa bağımlılığını pekiştirmektedir.
Ekonomik yaptırımların tamamen kaldırılması, İran için yalnızca geçici bir rahatlama getirebilir. Ancak, İran’ın özellikle askeri harcamaları ve stratejik yatırımları, ekonomik kalkınmanın önünde bir engel teşkil etmeye devam edecektir. Bu durum, Batı’dan gelen yatırım ve dış sermaye akışını engellerken, Çin ve Rusya ile olan ekonomik bağları pekiştirecektir. Batı'nın İran'a yönelik ekonomik yaptırımlarının esnetilmesi, rejimin iç yapısını değiştirmekten ziyade, rejimin daha fazla güvenlik harcamasına, askeri altyapıyı güçlendirmesine ve bölgedeki stratejik etkisini artırmasına yol açacaktır.
3. Gelecek Perspektifi: Çin ve Rusya’nın Etkisi, Batı’nın Taktikleri ve İran’ın Stratejik Seçenekleri
2025 yılı itibarıyla, İran’ın dış politikası, eski dönemin stratejik paradigmasından uzaklaşarak daha fazla Çin-Rusya eksenli bir yönelim göstermektedir. Batı’nın geçmişteki liberal yatırımlarının aksine, İran’a yapılan yatırımlar şimdi doğrudan Çin ve Rusya’nın stratejik çıkarlarına hizmet etmektedir. Bu bağlamda, Batı’nın bu değişimi engelleme stratejileri, yalnızca İran ile ilişkileri değil, aynı zamanda küresel güvenlik dinamiklerini de etkileyebilir.
İran için bu süreç, hem fırsatlar hem de büyük riskler taşımaktadır. Çin ve Rusya ile kurduğu stratejik ittifaklar, İran’a ekonomik ve askeri destek sağlarken, Batı ile olan izolasyonunu pekiştirebilir. Bununla birlikte, Batı’nın yaptırım ve izolasyon politikaları, İran’ı daha fazla Çin ve Rusya’ya bağımlı kılacaktır. Batı’nın İran’a yönelik daha güçlü bir izleme ve karşı-strateji geliştirmesi, bölgesel güvenlik dengeleri ve küresel güç mücadelesi açısından önemli bir dönüm noktası olabilir.
4. Sonuç: İran’ın Stratejik Yolu ve Bölgesel Dönüşüm
Sonuç olarak, İran’ın geleceği, yalnızca nükleer anlaşmalar ve ekonomik yaptırımlar üzerinden değil, aynı zamanda Çin ve Rusya ile olan stratejik bağların derinleşmesi üzerinden şekillenecektir. Batı'nın İran’a yönelik yaptırımlarını tamamen kaldırması ve İran’ı küresel ekonomi ile entegre etmesi mümkün görünmemektedir. İran, Çin ve Rusya ile olan ittifaklarını güçlendirerek, Batı’ya karşı stratejik bir denge oluşturmuş durumdadır. Bu bağlamda, İran’ın bölgesel güvenlik doktrinleri, etnik sorunları ve iç siyasetinde köklü değişimlerin yaşanması muhtemel olsa da, Batı ile ilişkilerde kalıcı bir normalleşme uzak görünmektedir.
Gelecekte, İran’ın daha fazla Çin ve Rusya’ya yakınlaşması, bölgesel güvenlik, enerji stratejileri ve küresel güç dinamikleri üzerinde derin etkiler yaratacaktır. Bu durum, bölgedeki güç dengelerini değiştirebilir ve yeni bir jeopolitik rekabet ortamı doğurabilir. İran’ın stratejik kararları, yalnızca kendi sınırları içinde değil, Orta Doğu ve küresel çapta önemli sonuçlar doğurabilir.