9401,11%1,46
38,16% 0,08
43,69% 0,13
4070,08% -0,69
6581,31% 0,00
Xural TV ve Xural Gazetesinin sahibi Evez Zeynallı’nın cezaevindeki durumu ağırlaşıyor. Bu konuda gazeteci olan eşi Melahət Qüsuri, Facebook sayfasında bir paylaşımda bulunarak kamuoyuna seslendi. Melahət Hanımın kaleme aldığı bu acil çağrıya kulak verilmesi gerekiyor. Devlet yetkililerinin bu çağrıyı duyması ve Evez Bey'in en azından ev hapsine alınması artık bir insanlık meselesidir. Aşağıda Melahət Hanımın yazısını olduğu gibi sunuyoruz:
SOS
Bu çağrıyı Evez Zeynallı’dan izin almadan yapıyorum, çünkü "karadan daha koyu bir renk yok artık..."
Hatırlarsanız, bir süre önce 6 no’lu cezaevinde tutulan Evez Zeynallı’nın sağlık durumunda ciddi problemler ortaya çıkmıştı. Gerekli olan ultrason muayenesi ancak Ombudsman Dairesine haber verdikten ve onların müdahalesinden 1 ay sonra cezaevine ulaştırılabildi. Doktorlar muayeneden sonra bazı şüpheler duydular ve kısa bir süre sonra onu Adalet Bakanlığı Baş Tabipliğinin Tedavi Kurumuna gönderdiler. 4 kez kan verdiler, günlerce serum bağladılar, yaklaşık 1 ay önce Onkoloji Merkezine götürüp biyopsi yaptılar. Sonuçların bayram sonrası açıklanacağını söylediler, biz de bekledik. 10 gün önce sonucu Evez beye açıklamışlar. “Her şey yolunda” diyerek bize, ailesine kutsal bir yalan söyledi, kimse üzülmesin diye. Dün yanında olduk. Birkaç soru sorduktan sonra mantıksız ve ilgisiz cevapları (genel olarak yalan söyleyemez) bizi şüphelendirdi. Çok ısrar ettikten sonra gerçeği söylemek zorunda kaldı. Bağırsağındaki kötü huylu tümör artık metastaz yapmış, kanser karaciğerine yayılmış. Bu günlerde kemoterapiye başlayacaklar. “Saçımı dipten kazıtacağım” deyip gülüyor, “Cezaevinde kimsenin yapamadığını doktorlar yaptı bana... Dert etme, saçsız da karizmatiğim...” diyor. Onun bu iyimserliği bizi daha çok yıkıyor.
Durum bu. Evez Zeynallı hayatının tamamını bilinciyle vatanına, Azerbaycan’a hizmet etmekle geçirdi. Yemeden, içmeden, günlerce uykusuz kaldı ama görevini layıkıyla yerine getirdi. Şimdi sahte suçlamalarla, iki onursuzun bir kuruşa değmeyen canlarını kurtarmak için verdikleri yalan ifadelerle özgürlüğü elinden alındı ve hasta, yarı can hale getirildi.
Tutuklandığında 98 kiloydu, 25 kilo kaybetti. Sorumluluğunu yerine getirmeyen cezaevi yöneticilerinin zamanında kaloriferi açmaması yüzünden buz gibi karlı havalarda akciğerleri üşüttü. İşte sonuç...
Bazen düşünüyorum, bunları kasıtlı ve bilerek yaptılar.
Azerbaycan Cumhurbaşkanına, ombudsmana, halkımın tüm kesimlerine – ülkenin duyarlı insanlarına, onurlu medya temsilcilerine, insan hakları savunucularına, kamu-siyasi figürlere, sorumlu siyasi parti liderlerine, halkımın sade vatandaşlarına ve dünya Azerbaycanlılarına sesleniyorum: Evez Zeynallı’yı, bu milletin Azerbaycan için yüreği yanan bir yiğit oğlunu ölüme bırakmayın! Vicdanınıza sığının, kimin elinden ne geliyorsa onu yapsın. Ben de elimden geleni yapacağım, ta ki SESİMİZ DUYULANA DEK...
Af yetkisi doğrudan cumhurbaşkanına aittir. Evez Zeynallı’nın hayatı her gün ciddi bir tehlikeyle karşı karşıyadır. İnsani bir karar alınıp, özel bir kararla affedilebilir ve tedavisiyle yakından ilgilenilebilir. Sonra çok geç olabilir. Zaman çok az. Her saniye değerlidir. Eğer ona bir şey olursa, bu tarih boyunca silinmeyecek kara bir leke olarak kalacaktır.
Ne yazık ki, gözlerindeki problemler de hâlâ devam ediyor. Bir gözünde görme yetisi ciddi şekilde azalmış durumda. Ne bakan var, ne kontrol ettiren. Bizi de yanına almıyorlar ki muayene ve tedavisini kendimiz yaptıralım. Tüm kapıları kapatmak sorunu çözmek demek değildir ki... İnanın, başka bir milletin Evez Zeynallı gibi bir oğlu olsaydı, onu yaşatmak için neler yapmazlardı.
Biliyorum, tanıyorum onu. Biliyorum ki hayatında yeni bir şanlı mücadelenin beyaz sayfasını açıyor: Yaşama mücadelesinin... Dualarımız ve varlığımız onunla. O nerede olacaksa, biz de yanında olacağız.
Not: Geçtiğimiz 3 yılda kendini bize dost bilen onlarca insan, meslektaşım “Melahat Hanım, bir şeye ihtiyacınız olursa söyleyin” dedi. Bir kere bile onlara başvurmadım. Şimdi başvuruyorum: “Bugün ihtiyacımız var, yarın geç olacak!”