Tarih: 21.10.2025 11:45

Moskova gaspçılarının gerçekleştirdiği katliamlar, yerel halk için bir kan gölüne dönüştü

Facebook Twitter Linked-in

Rusya'nın tarihi, çevresindeki ve içindeki halkların yüzyıllardır emperyalizmi ve sömürgeciliğiyle damgalanmıştır: Kuzey Kafkasya ve Orta Asya halkları, Sibirya ve Kuzey halkları, Volga bölgesi halkları, Uzak Doğu ve diğer bölgeler.

Birçok halk bu imparatorluğun zorla vatandaşı yapıldı. Metropolün yönetimi altında acı çekenlerin hepsini tek bir makaleyle listelemek mümkün olmazdı.

Sovyet ve Rus okul tarih ders kitaplarında tarafsız "Sibirya'nın keşfi" olarak sunulan olaylar, aslında bu toprakları gasp eden Moskova'nın gerçekleştirdiği katliamlardı ve bölge halkı için bir kan gölüne dönüşmüştü.

18. yüzyılın sonlarından itibaren doğuya doğru ilerleyen ve sıcak denizlere ulaşma arayışında olan Rus İmparatorluğu'nun Kafkasya'daki fetih politikası, bu bölgelerde yaşayan halkların öldürülmesi, soykırıma uğratılması ve tarihi topraklarından sürülmesiyle sonuçlandı. Azerbaycan halkı, Çarlık Rusyası, Sovyet Rusya ve Rusya Federasyonu'nun işgal politikaları sonucunda en çok katliam ve soykırıma maruz kalan halklardan biriydi. Ne yazık ki, 19. yüzyılın başlarından itibaren Azerbaycan'ın Zengezur ve Karabağ bölgelerine yerleştirilen Ermeniler, Rusya'nın işgal planlarına yakından katılmış ve onların aracı haline gelmişlerdir. Rus İmparatorluğu'nun yanı sıra, Ermeni milliyetçi çevrelerinin de Kafkasya bölgesinde işlenen bu tarihi suçlarda payı vardır.

1813 Gülistan ve 1828 Türkmençay Antlaşmaları esaslarına göre Azerbaycan'ın kuzey toprakları, tüm Kafkasya gibi, Rus İmparatorluğu'nun sınırları içindeydi.Yukarıda adı geçen antlaşmaların maddeleri gereğince Ermenilerin Ortadoğu'nun tamamından (Türkiye, İran, Suriye) Kafkas Dağları'na, özellikle Azerbaycan'ın batı bölgelerine sistemli bir şekilde yerleştirilmesine başlandı. Daha sonra Rus İmparatorluğu Kutsal Sinodu'nun kararıyla, tarih yazımında Arnavut olarak bilinen yerel halkın tüm Hıristiyan kiliseleri ve anıtları Ermeni Katolikosluğu'na devredildi ve bunun sonucunda bir zamanlar Kafkasya'da bulunduğu iddia edilen Ermenistan hakkında fikir oluşturma süreci başladı.

2004 yılında Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Tarih Enstitüsüne Erivan, Karabağ ve Nahçıvan'ın gerçek tarihini yeniden yazma ve Ermeni vandallığını araştırma konusunda kavramsal talimat verdi. Daha sonra Tarih Enstitüsü bünyesinde Azerbaycan Halk Cumhuriyeti tarihini inceleyen ayrı bir bölüm faaliyete geçti. Cumhuriyet tarihiyle ilgili ilk kaynaklar ve arşiv belgeleri dünyanın farklı ülkelerinden ülkemize getirildi. İki ciltlik bir ansiklopedi de dahil olmak üzere Cumhuriyet tarihiyle ilgili çok sayıda önemli eser yayımlandı. Bilim kurumunda yapılan araştırmalar sonucunda, 1918 yılına kadar Güney Kafkasya'da hiçbir zaman bir Ermeni devletinin var olmadığı ortaya çıkmıştır. Ayrıca, enstitünün Bilim Kurulu kararıyla, Erivan'ın Ermenilere devredilmesi konusunu ele alan "Azerbaycan halkının Erivan ve çevresindeki topraklar üzerindeki tarihi hakkı iade edilmelidir" başlıklı bir kitap (Azerice, Rusça ve İngilizce) yayınlanmıştır.

Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, gerçek tarihi gerçeklere ve birincil kaynaklara dayanarak, Ermenilerin Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti tarafından kendilerine verilen Erivan ve çevresindeki Azerbaycan topraklarında bir zamanlar kendileri için bir devlet kurduklarını tüm dünyaya defalarca, açıkça ve kararlılıkla ilan etmiştir. Azerbaycan, saldırgan Ermenistan'ın kendi topraklarında ikinci bir Ermeni devleti kurmasına izin vermemiştir.

1918 Şubat Devrimi'nden sonra, Güney Kafkasya'da yalnızca iki yerli halk -Azerbaycanlılar ve Gürcüler- devlet kurabilirdi. Çünkü yalnızca bu iki halk, bağımsız bir devlet kurmak için gerekli tarihsel etnik-bölgesel temellere sahipti. Güney Kafkasya'ya yerleştirilen ve çoğunlukla Azerbaycan topraklarına yerleşen Ermeniler ise, burada bir devlet kurmak için gerekli toprak temellerine sahip değildi.

Birinci Dünya Savaşı'nı yürüten iki askeri blok olan İtilaf Devletleri (Çarlık Rusyası, İngiltere, Fransa, ABD) ile Alman ve Avusturya-Macaristan askeri blokları arasında Ermeniler için bir devlet kurulması konusunda ortak bir görüş oluşmuştu.

Çarlık Rusyası, İngiltere, Fransa ve ABD, Osmanlı İmparatorluğu toprakları içinde -Doğu Anadolu'da- gelecekte bir Ermeni devletinin kurulmasından yanaydı. Ancak Osmanlı İmparatorluğu'nun bazı siyasi çevreleri, "Ermeni tehdidini" kendilerinden, yani Doğu Anadolu'dan uzaklaştırmak için imparatorluk sınırları dışında -Azerbaycan topraklarında- bir Ermeni devleti kurmayı hedefliyordu.

Azerbaycan tarafı, ülkenin tüm topraklarında soykırım uygulayan büyük güçlerin ve Taşnak-Ermeni silahlı gruplarının baskılarına ve onların arkasındaki devletlere karşı askeri direniş gösterecek güce gerçekte sahip değildi.

Dolayısıyla Azerbaycan Milli Hareketi'nin önde gelen isimleri, Ermeniler için bir devlet kurulması meselesinde, Osmanlı Devleti'nin bazı siyasi çevrelerinin isteği doğrultusunda hareket etmişler, daha doğrusu etmek zorunda kalmışlardır.

Ortaya çıkan tarihi koşullar altında Azerbaycan tarafı, yani Transkafkasya Seymi'nin Azerbaycan kanadının temsilcileri, Osmanlı Devleti'nin arabuluculuğuyla Ermeni tarafıyla, Ermenilere devlet kurmak için hangi Azerbaycan topraklarının verilmesi gerektiği konusunda müzakerelere girdiler.

Müzakereler, Batum Konferansı (11 Mayıs - 4 Haziran 1918) çerçevesinde ve konferansa katılan Osmanlı heyetinin arabuluculuğunda yürütüldü. Osmanlı Devleti'nin yönetici siyasi çevreleri arasında, Güney Kafkasya'da bir Ermeni devleti kurulması konusunda görüş ayrılığı vardı. Sadrazam Talat Paşa ve Harbiye Nazırı Enver Paşa, Güney Kafkasya'da bir Ermeni devleti kurulmasına karşı çıkıyor ve bu konuda "çıbanın kökünden temizlenmesi" gerektiğini savunuyorlardı. Bu mümkün olmazsa, "Ermenilerin çok zayıf ve yaşaması imkânsız bir devlet kurmasını" öneriyorlardı. Ancak Batum görüşmelerinde Osmanlı heyetine başkanlık eden Şura-yı Devlet Başkanı ve Adliye Nazırı Halil Bey Menteşe ile Osmanlı Ordusu Kafkas Cephesi Komutanı Ferik Mehmed Vehib Paşa, Talat Paşa ve Enver Paşa'dan farklı olarak, Azerbaycan toprakları pahasına Güney Kafkasya'da Ermeniler için bir devlet kurulmasından yanaydılar. Bunun hem Ermenileri Anadolu'dan uzaklaştıracağına, hem Osmanlı-Ermeni ilişkilerini kesin olarak düzelteceğine, hem de "Ermeni meselesi" nedeniyle Osmanlı Devleti'ne yönelik uluslararası "kınama"ya son vereceğine inanıyorlardı.

Güney Kafkasya halkları Azerbaycan ve Gürcistan'ın demokratik ve bağımsız bir devlet kurma mücadelesinin üzerinden 104 yıl geçti.

Tarihini unutanlara bir hatırlatma

Uluslararası emperyalizm, 100 yıl boyunca Türkiye ve Azerbaycan'a baskı yapmak için "Ermeni meselesini" kullandı. Aynı tarihi olaylar 100 yıl sonra, bugün Türkiye Cumhuriyeti'nde de devam ediyor. Şimdi de PKK'nın "Kürt meselesi"nden faydalanmaya çalışıyorlar. Bunların derdi Kürt halkı değil, emperyalist politikalarını sürdürmek ve halkları birbirine düşürerek kendi çirkin emellerine ulaşmaktır. Bir zamanlar Ermeni halkının zihnine "Büyük Ermenistan" efsanesini aşılayarak kanlı savaşlara neden oldukları gibi, şimdi de Kürt halkının zihnine "Büyük Kürdistan" fikrini aşılayarak kaos yaratmaya çalışıyorlar.

Sonuç ne oldu? "Büyük Ermenistan" efsanesi tarihin çöp sepetine atıldı ve şimdi Ermenistan, Batı Azerbaycan topraklarında yaratılan 29.648 kilometrekarelik alanı nasıl koruyacağını düşünüyor.

Kurban VAHİDOV, Türk Dünyası Dayanışma ve Yardımlaşma Teşkilatı Azerbaycan Ülke Başqanlığı, Basın ve Enformasyon Dairesi Başkan Yardımcısı. Araştırmacı-Yazar

 

 

#Cumhurbaşkanı #EGMPromosyondaRekor #SokaktaKatilİstemiyoruz #KademeBizimHakkımız #DevletBahçeli #Halep #82Şam #Sarkozy #GramAltın #Fenerbahçe #AliMahirBaşarır




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —