Tebriz'de yaşanan çarpıcı bir olay, Güney Azerbaycan Türklerinin kimlik ve kültür haklarına yönelik çifte standardı bir kez daha gözler önüne serdi.
Tebriz Nüfus Müdürlüğü, bir Güney Azerbaycanlı ailenin iki çocuğuna verilen Türkçe isimler nedeniyle 6 yıldır kimlik belgesi düzenlemeyi reddediyor.
Anne Dr. Nahid Muhammedi, yaşadıkları trajediyi şu sözlerle anlatıyor:
> "Oğlum 2019'un Şubat ayında dünyaya geldi. Ona 'Dumrul' adını verdik. Dumrul, Dede Korkut'un meşhur hikâyesindeki kahramandır. Bugün aynı isimle bir Türkçe tiyatro oyunu Tebriz'de sahneleniyor. Ama aynı şehirde, oğlum sırf bu ismi taşıdığı için 6 yıldır kimliksiz bırakıldı. Bu nasıl bir çelişkidir?"
Kültürel Miras Yasaklı İsim Oluyor
Muhammedi, ikinci oğlu 2021'de doğduğunda ona da "Yaratan" adını verdiklerini, fakat bu ismin de reddedildiğini aktarıyor.
"Yaratan, Türkçede 'yaratıcı, üretici' anlamına gelir. Fakat Nüfus Müdürlüğü dört yıldır bu ismi de kabul etmiyor. Önce bizi isimlerden vazgeçirmeye çalıştılar, sonra 'başka bir adla kimlik çıkarın, evde istediğiniz gibi çağırın' dediler. Ama bunun çocuklarımızda kimlik karmaşası ve psikolojik sorunlara yol açacağını çok iyi biliyorlar."
Kimliksizliğin Bedeli: Eğitim ve Sağlık Hakkı Engelleniyor
6 yıldır devam eden bu yasak, ailenin hayatını adeta felç etmiş durumda.
Çocuklarını hiçbir okul ya da spor merkezine kaydettiremiyorlar.
Anaokulu kayıtlarında dahi büyük engellerle karşılaşıyorlar.
Hastaneler, kimlikleri olmadığı için çocukları tedavi etmeyi reddediyor.
Anne Muhammedi, yaşadıkları en acı anı şöyle dile getiriyor:
> "Oğlum ağır hasta olduğunda, Tebriz'deki hastaneler kimliği olmadığı için kabul etmedi. Bir anne için bundan daha büyük acı olabilir mi?"
Çifte Standart Tepkisi
Anne Muhammedi, Farslara tanınan kültürel hakların Türklerden esirgendiğini vurguluyor:
> "Bir Fars, çocuklarına Tohmtan, Cemasp, Lehreasp ya da Geştasp gibi efsanevi isimleri özgürce verebilirken; biz Türklere neden aynı hak tanınmıyor? Bizim kültürel kahramanlarımız neden yasaklı?"
Hukuk Mücadelesi Devam Ediyor
Tüm baskılara rağmen aile geri adım atmıyor. Avukat aracılığıyla hukuki süreç başlatan Muhammedi, sözlerini şu şekilde bitiriyor:
> "Çocuklara isim vermek, her anne babanın en temel hakkıdır. Biz bu hakkımızı sonuna kadar savunacağız. Çünkü mesele sadece bir isim değil, bir halkın varlığı ve onuru meselesidir."