Tarih: 16.10.2025 21:24

Alman şair ve çevirmen Boris Greff ile söyleşi

Facebook Twitter Linked-in

 

 


Sözcüklerin gizli titreşimini, belleğin derinliğini ve zamanın akışını şiirinde yeniden kuran Greff, burada yaratıcılık, dil ve varoluş üzerine düşüncelerini paylaşıyor.


---

"Kendimi hâlâ keşfetme yolundayım"

– Boris Bey, siz kimsiniz? Kendinizi nasıl tanımlarsınız?
– Bunu 52 yıldır bulmaya çalışıyorum, sevgili dostum. Yalnızca yaklaşık bir fikrim var diyebilirim.


---

"Sanat, anı sonsuzluğa çevirme biçimidir"

– Sanatsal ifade sizin için ne anlam taşıyor?
– Sanatın her biçimini severim: müzik, şarkı, resim, şiir, edebiyat…
Bunların tümü, bazen yalnızca bir an için parlayan düşünce ve duyguları yıllar, hatta on yıllar boyunca koruma olanağı verir.
Bu beni büyülüyor. Bu içgüdü, tarih öncesi insanı bile mağara duvarlarını resimlemeye yöneltmişti.


---

"Şiir, dünyayı ehlileştirme çabasıdır"

– Şiir sizin için ne ifade ediyor? Yazmaya ne zaman başladınız?
– Şiir, içine atıldığım bu dünyayı anlamak, kavramak ve sözcüklerle kuşatmak demektir.
Dünya vahşi bir yırtıcıdır; şiir, onun hem tehlikesini hem de güzelliğini dile getirir, bazen de onu biraz evcilleştirir.
Aynı zamanda şiir, insanın ışığı ve rengi kendi belirlediği içsel evrenler yaratır.
Ciddi biçimde yazmaya on altı yaşlarımda başladım. Ama çocukken bile neşeli macera öyküleri uydurur, kalın keçeli kalemle defterime yazardım.


---

"Yaratıcılık her şeyden doğabilir"

– Yazma motivasyonunuzu en çok hangi konular besliyor?
– Bunu sınırlamak zor. Yaratıcılık, her şeyden doğabilir: gördüklerimizden, duyduklarımızdan, hatta bir gazete haberinden.
En büyük esin kaynağı ise bellektir — yıllar boyunca biriken anıların derin akışı.
Diğer yazarların metinleri, müzik ve resim de tükenmez birer hazinedir.
Bazen şiirler kendi biçimlerini ve konularını kendileri bulurlar; ben yalnızca kalemle onları izlerim ve hayranlıkla seyrederim.


---

"Simge, yaşamın yoğunlaştırılmış özüdür"

– Şiirlerinizde sıkça simgelere ve metaforlara rastlanıyor. Bunlar sizin için ne anlam taşıyor?
– Her simge kendi bağlamında değerlendirilmeli, ama genel olarak simge, yaşamın en saf biçimde yoğunlaşmasıdır.
Örneğin kalp, sevginin simgesidir. Milyonlarca kez çizilmiştir ama her kalp yeniden doğar; simge aynı kalır, hikâye değişir.
Metaforlar da böyledir: sözcüklerin çoğu aslında birer imgedir.
İmgeler, soyut kavramlardan farklı olarak duygusal bir derinlik taşır.
Ben şiirde bu plastikliği, yani sözcüğün canlanma gücünü, çok önemli bulurum.


---

"Hâlâ yolun başındayım"

– Kendinizi modern Alman şiiri içinde nerede görüyorsunuz?
– Bu soruyu belki okurlar ya da eleştirmenler yanıtlamalı.
Ben hâlâ yolun başında olduğuma inanıyorum. 52 yaşındayım ama kendi eserlerimle kamusal alanda görünür olmam aslında birkaç yıl öncesine dayanıyor.
Üzerinde çalıştığım projeler var ve bu sayede edebiyat dünyasında kalıcı bir yer edinmeyi umuyorum.
Şiirlerimin başka dillere çevrilmesi ise büyük bir mutluluk — dostum Abil Hasanov'a bu konuda içten teşekkür borçluyum.


---

"Her şey şiire dönüşebilir"

– Yazarken ilhamınızı nereden alıyorsunuz: gündelik yaşamdan mı, tarihten mi, iç dünyanızdan mı?
– Aslında hepsinden.
Şiirin güzelliği, hem en büyük hem de en küçük olaylardan anlam çıkarabilmesindedir.
Savaş, salgın, iklim krizi ya da yalnızca sonbaharda düşen bir yaprak — hepsi şiire dönüşebilir.
Gündelik hayatın gri ayrıntıları bile şiir aracılığıyla yeni bir anlam kazanır.


---

"Her dilin kendi müziği vardır"

– Diller arasında geçiş yapmak, şiirsel düşüncenizi nasıl etkiliyor?
– Her dilin kendine özgü imgeleri, müzikalitesi ve duygu tonları vardır.
Kimi kavramlar yalnızca bir dile aittir, başka dillere çevrilemez.
Birden çok dil bilmek yalnızca sözcük dağarcığını değil, düşünce ufkunu da genişletir.
Bazen beni büyüleyen yabancı sözcükleri şiirlerime katarım; bu, şiire yeni ses renkleri ve atmosfer kazandırır.


---

"Melodi değişir ama duygu aynı kalır"

– Bir çeviri şiir, özgün halindeki duyguyu koruyabilir mi?
– Bu, elbette şiirin yapısına bağlı, ama genel olarak evet.
Düşünün ki aynı melodi bir kez piyanoda, bir kez flütte çalınıyor. Sesleri farklıdır, ama aynı ezgi her iki durumda da kalbinize dokunur.


---

"Bellek, varlığın en kalıcı biçimidir"

– Şiirlerinizde varlık, zaman ve bellek temaları öne çıkıyor. Bu kavramlar sizin için neden bu kadar önemli?
– Varlık, doğduğumuz anda karşımıza çıkan bir gizemdir.
Anne babamızı biliriz ama kendi doğumumuzu hatırlamayız.
Küçük yaşta bir gün öleceğimizi öğreniriz ama yaşamı sürdürebilmek için bu düşünceyi unutmak zorundayız — bu durum beni hep büyülemiştir.
Zaman ise hem her yerdedir hem dokunulmaz. Biz onu sever, ondan nefret ederiz. Şiir bana göre zamanla yolculuktur, hatta zamanın ötesine geçiştir.
Bellek ise insan için en büyük dayanak: Din, sanat, kültür, bilim — hepsi onun üzerine kuruludur. Bellek olmasa, her gün yeniden başlamamız gerekirdi. Bellek, yaşlandığımızda bizde kalandır; öldüğümüzde bizden geriye kalandır.


---

"Yazmak, unutulmaya karşı bir sığınaktır"

– Yazmak sizin için bir terapi, özgürleşme ya da içsel arınma biçimi midir?
– Evet, bunların hepsidir ama aynı zamanda daha fazlasıdır.
Yazmak, düşünceleri ehlileştirir, duyguları sakinleştirir. Hem yazar hem okur için şifalıdır.
Sözcüklere dökülen her şey, ruhun bir parçasını korur.
Bu, ölüme, unutulmaya ve sessizliğe karşı bir teminattır.
Yazmak yalnızlıktan doğar ama okur metne katıldığı anda yalnızlık ortadan kalkar.
Zaten şimdi bu soruları yanıtlayabiliyorsam, bu bile yazının o gücünün kanıtıdır — bunun için minnettarım.


---

"Türk ve Azerbaycan edebiyatına daha yakından bakmak istiyorum"

– Modern Azerbaycan ve Türk edebiyatına aşina mısınız?
– Modern Türk edebiyatına bir ölçüde aşinayım.
Özellikle Dinçer Güçyeter'in "Bizim Almanya Masalımız" adlı romanı beni çok etkiledi.
O, Almanya'ya göç etmiş insanların kültürünü, geleneklerini ve iç dünyasını büyük bir ustalıkla anlatıyor.
Aynı zamanda iyi bir şair ve yayınevi yöneticisi olarak Türk kökenli yazarların eserlerini yayımlıyor.
Azerbaycan edebiyatına gelince, bilgim henüz sınırlı.
Ancak dostum Abil Hasanov'un eserlerini ve Elçin Aslangil'in bazı şiirlerini tanıyorum — her ikisi de kendine özgü bir yazı dili ve derin duyarlılığa sahip.
Yine de bu zengin edebiyatı daha iyi tanımak için çaba göstereceğim.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —